ALINYAZISI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ALINYAZISI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Temmuz 2015 Pazar

İbrahim İnal’dan GÜZEL BİR YAZI

Sevgili Dostlar Yorumlarınızla, Önerilerinizle bu makalelere can gelecektir. BİR DAVAYI DERT EDİNDİM. İNSANLARIN DÜŞÜNCELERİYLE, HEMDERT OLACAĞIM. BU DERT ORTAKLIĞI İLE, BAŞLAYAN DOSTLUKLARA YELKEN AÇAN BİR GEMİ OLACAK BU SAYFALAR. AŞAĞIDAKİ YAZI ALINTIDIR: Kaynak:http://kahramanmarasgazetesi.com.tr/komsu-oxi-hayir-dedi/

İbrahim İnal’dan
GÜZEL BİR YAZI

KOMŞU OXI (HAYIR) DEDİ
Komşu hayati önem taşıyan referanduma OXI  (Hayır) dedi
2008 yılından beri ekonomisinde sıkıntılı günler geçiren Yunanistan’ın geleceğini belirlemede dönüm noktası olan referandum da Seçmenine hayır oyu kullanmasını tavsiye eden Başbakan Çipras’ın istediği oldu.
Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası, Uluslararası Para Fonu’nun Yunanistan’a sunduğu teklif iki metinden oluşan mevcut kurtarma paketinin tamamlanması, ileriye dönük reformlar ve borç sürdürülebilirlik analizinden oluşan teklifin hükümetçe kabul edilip edilmemesi için Başbakan Çipras halk karar versin diyerek referandum’a gidilmesine karar verdi. Sandığa giden halk IMF’ in teklifine hayır diyerek tarihi bir karar verdi.
IMF bir ülkenin ekonomisine el attı mı? O ülkenin vay haline!
Türkiye’ de Uluslar arası Para Fonundan az çekmedi. Kan emici bir sistem şükür ki; ülkemiz bu kan emicilerin çarkından kendini kurtardı. Ak Parti hükümeti “bu IMF’ den kurtulmazsak rahat hareket edemeyiz”  diyerek ilk adımını attı.
AK Parti hükümeti 2008 yılında IMF ile stand-by anlaşması yapmama kararı aldı.
Türkiye IMF ile ilk defa İsmet İnönü döneminde 1947 yılında tanıştı. 1961 yılında da ilk stand-by anlaşması yapıldı. Son anlaşma 2005 yılında AK Parti döneminde yapıldı. Bu dönemler arasında IMF ile toplamda 19 anlaşma yapıldı. Nihayetinde 14 Mayıs 2013’ de Türkiye borcunun son taksitini ödeyerek 66 yıldır muhtaç olduğumuz IMF dönemi de son buldu…
Uluslar arası Para Fonu (IMF) ile çalışan ülkeler borç almaya mahkûm olan ülkelerin kendine ait bir ekonomi anlayışı olmaz bağımlısınız. Komşu ülke Yunanistan’ın hali ortada…
Referandumun geçerli olabilmesi için kayıtlı seçmenin yüzde 40′ının sandığa gitmesi gerekiyordu. Başbakan Alaxis Çipras’ ın halkına katılın ve OXI (Hayır) oyu kullanın çağrısıyla katılım oranı yüzde 62 civarında oldu. Referandumdan hayır çıkması IMF’nin para akışının kesilmesi demek buda ülkenin iflası anlamına geliyor. Yunanistan maliye Bakanı Yanis Varuvakis kendinden emin bizi batıramazlar diyor. Yunanistan’ın batmasına izin verilmesi bir trilyon avro’ ya bedel olur diyerek borçlarının yapılandırmasında ısrarlı.
Bana sorarsanız sevgili okuyucularım;  IMF Yunanistan’a yardımcı olacaktır.
Ülkemizin kıymetini anlamayanlar bir kere daha düşünün. Yunanistan’ın nüfusunun neredeyse yarısına yakın Suriyelilere bakıyoruz.
Türkiye IMF’siz geçirilen sürelerde hem kendi ekonomisinde gücünü ispatlamış ve başarılı bir performans sergilemiştir.  Bölgesel ve küresel piyasalarda da önemli bir aktör haline gelmiştir.
Güçlü olmak böyle bir şey…

Muhabbetlerimle…
İbrahim İnal

15 Haziran 2015 Pazartesi

BABALAR GÜNÜ VE DEMOKRASİ


BABALAR GÜNÜ VE



İNSANLASevgili Dostlar Yorumlarınızla, Önerilerinizle 
bu makalelere can gelecektir. 
BİR DAVAYI DERT EDİNDİM. BAŞKALARININ KOLAYLIKLA ANLAYAMACAĞI ŞEYLERİ ANLAMAK VE ANLATMAK İSTİYORUM.  SİZLERİN SEVİNÇ VE ÜZÜNTÜLERİNİZE ORTAK OLMAK İSTİYORUM.
RINBU DERT ORTAKLIĞI
 İLE, 
BAŞLAYAN DOSTLUKLARA

YELKEN AÇAN BİR GEMİ OLACAK
                                          BU SAYFALAR                                                  DÜŞÜNCELERİYLE, HEMDERT OLACAĞIM. 
BABALAR GÜNÜ VE DEMOKRASİ


21 Haziran 2015 Pazartesi
Babalar21 Haziran Pazar Günü
sevinecekler


Babalar Günü
. bu sene ne zaman kutlanacak sorusu oldukça merak ediliyor.
Vatandaşların heyecanla beklediği  

Babalar Günü
. bu yıl 21 Haziran'a denk geliyor.
Her yıl pek çok ülkede babaların onuruna kutlanan  

Babalar Günü, bu yılda heyecanla bekleniyor. Vatandaşlar bu özel günün yaklaştığı bu günlerde merakla  

Babalar Günü
. ne zaman' sorusuna yanıt arıyor. 21 Haziranda kutlanacak olan Babalar Günü, babalarımızı mutlu etmek ve onları özel hissettirmek için çok özel bir fırsat.


Bugün 16  HAZİRAN SALI
DÜN İSE. 14 HAZİRAN PAZAR İDİ.
 Babalar günü olacak diye düşündüm. 
Dünyada birçok baba tarafından Babalar Günü umutla beklenir.
Meğer bu sene Babalar Günü 21 Haziran, Pazara denk gelmiş.
Babalar Günü 2015 senesi 21 haziran.
Biz de okuyucularımızın babalar gününü kutlarız.
Konumuz Demokrasi Olsun.Demokrasi denince akla, eşitlik ve adalet kavramları gelir.Yönetimde bir hanedanlık ya da söz sahibi bir ailenin olmadığı, idarecilerin seçimle gelip, seçimle gittiği bir sistemin adıdır: DEMOKRASİ.
Yöneticiler, halk tarafından halkın içindeki kimselerden seçilir.Eşitlik en temel demokratik anlayıştır.Huzursuzluk ve sorun, eşitsizlik ve adaletsizliğin sonucu olarak ortaya çıkar.  Halkın refah düzeyinin arttırılması demokrasinin birinci amacıdır. .
Demokrasi :

Halkın halk için halk

tarafından yönetilmesidir. Kısaca halkın

kendi kendini yönetmesidir.
Türkiye’de pek çok yerde demokrasi örnekleri görülebilir.İlkokullarda  öğrenciler eşit değerde oy kullanarak sınıf başkanını seçerler.  Özel Kolejlerde veya devlet okulunda okuyan lise öğrencilerinin,  aynı üniversite sınavına giriyor olması demokrasi örnekleridir.
Türk medeni kanunu da demokrasi adına getirilmiş bir kanundur. Kadınların da seçme seçilme hakkına sahip olması,  demokrasinin vazgeçilmez şartlarıdır.
Demokrasi; Bireylerin ve kurumların farkındalığına dayalı, duyarlılık içinde yaşanılacak olan rejimin adıdır.
Demokrasi de insan gibi zamanla gelişip olgunlaşır.
Demokrasi bilgisizlikle, yozlaşır,eğitimle gelişip olgunlaşır. Onun için demokrasi, halkın bilgili ve duyarlı olmasını ister.
Demokrasi, bilinçli vatandaşların ülkesinde gelişir, olgunlaşır.
Demek ki, demokrasi akıl işidir. Sürekli geliştirilen akılla, şartlara uygun gelişip olgunlaşmayı bilmektir. İlerlemek için yenilenmektir. Paylaşımı artırıp toplumu özgürleştirmektir. Üretimi artırıp zenginleşmektir. Huzuru yayıp mutluluğu çoğaltmaktır.

Halkın, halk adına,  halkın seçtiği kişilerce idare edilmesine: DEMOKRASİ denir.
Hakka hukuka dayanmayan demokrasi hiç bir zaman sağlıklı yaşamaz. Demokrasinin özü haktır, hukuktur.
Kendine değer veren başkasına da verir. Kendini bir hiç sayan başkasını da elbette bir hiç sayar. Onun için demokrasi sadece matematiksel sayı çokluğu ile yürütülen bir rejimin adı değil, felsefeye dayalı birlikteliktir. Birliktelikte hak, hukuk işidir.
Hakkın, hukukun özü insanlıktır. İnsanlığın özü vicdandır.
Demokrasiyle yaşamaktan korkulmaz. Vicdansızlıktan, cehaletten, sevgisizlikten, hoşgörüsüzlükten korkulur.
Demokrasinin temelinde insan vardır, İnsanlar topluluğu milleti  var eder. İnsan topluluklarından oluşan millet ve milletin kurumları devleti oluşturur.
Demekki, her şeyin temelinde insan var. O halde yapılan her şey insan ve insanlık içindir. Demokratik kurallara uyum sağlayıp özgürlüklerini artıran toplumlar her geçen gün değişerek gelişip olgunlaşırlar. Demokrasi olgunlaştıkça, adına CUMHURİYET denen bir meyve üretir.
Ülkemiz adına kısaca TC denilen Türkiye Cumhuriyeti adıyla anılır.
Cumhuriyet insanı, huzur bulup mutlu olur. Moralini yükseltip insanlığını hatırlar. Daha iyi yaşamak için, daha çok üretmeye başlar. Ürettikçe de sosyalleşir. Sosyalleşen insanın ister istemez ihtiyaçları artar. İhtiyaçlarını gidermek isteyen insan daha çok çalışır. Daha çok üretir. Ürettiğini satmak için malına değer verir. Kalite kazandırır. Kendini ve içinde yaşadığı toplumu kalkındırır. Refahı artırır. Zenginleşip huzuru çoğaltır. Dünyaya açılır. Zenginleşip dünyayla bütünleşen halk devletine saygınlık kazandırır.
İşte cumhuriyet, işte demokrasi, işte demokratlık, işte insan olup insanca yaşamanın doyulmaz keyfi. İşte çağdaşlık. İşte medeniyet. İşte güçlü bir devletin onur kazanmış vatandaşları olarak dünyada kazanılan saygınlık, gurur ve onur.
Seçimler, seçime katılan partiler, seçmenler demokrasinin renk renk çiçekleridir..

Demokrasi, diğer yönetim şekillerinin arasından sıyrılarak günümüzde en yaygın olarak kullanılan devlet sistemi haline gelmiştir. Artık siyaset bilimciler hangi sistemin daha iyi işlediğinden çok hangi demokrasinin daha iyi işlediği tartışmaktalar. Liberal, komünist, sosyalist, muhafazakar, anarşist ve faşist düşünürler kendi demokratik sistemlerini ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.
Demokrasinin tanımı tartışması günümüzde hala devam eden bir tartışmadır.

1- Çoğunluğun yönetimi
2- Azınlık haklarını güvenceye alan yönetim.
3- Fakirin yönetimi.
4- Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim.
5- Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim.
6- Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
Demokrasi ilk olarak eski Yunanistan'da, şehir devletlerinde uygulandı. Doğrudan demokrasiye çok yakın olan bu sistem Atina demokrasisi olarak da anılır. Teoride bütün yurttaşlar mecliste oy verme ve fikrini söyleme hakkına sahipti fakat o günün koşullarına göre kadınlar, köleler ve o şehir-devletinde doğmamış olanlar, bu haklara sahip değillerdi. Bu sistemin en güçlü uygulayıcısı olarak Atina'yı ele alırsak: M.Ö. 4. yüzyılda nüfusun 250.000-300.000 arasında olduğu tahmin edilir. Bu nüfusun 100.000'i Atina vatandaşı ve Atina vatandaşları arasında da sadece 30.000'i oy verme hakkına sahip yetişkin erkek nüfusu bulunduğu tahmin edilir.
Orta çağ: Orta çağda demokrasinin gelişme süreci içindeki en büyük olay İngiltere'de kralın yetkilerini din adamları ve halk adına sınırlayan Magna Carta (Büyük sözleşme) ilan edilmesidir. Bu belge doğrultusunda ilk seçimler 1265 yılında yapılmıştı. Fakat bu seçimlere, yapılan kısıtlamalar sebebiyle, halkın çok az bir bölümü katılabilmişti.Birçok ülkede devlet yönetiminde zaman zaman demokrasiye benzer uygulamalar yapılmıştı. Örneğin İtalyan şehir devletlerinde, İskandinav ülkelerinde, İrlanda'da ve değişik ülkelerde bulunan küçük otonom bölgelerde demokrasinin prensiplerinden seçim yapılması, meclis oluşturulması gibi uygulamalar oluyordu. Fakat hepsinde demokrasiye katılım erkek olma, belli miktarda vergi verme gibi standartlarla kısıtlanıyordu.Amerika'nın kurulmasını sağlayanların oluşturduğu sistem ilk liberal demokrasi olarak tanımlanabilir. 1788 yılında kabul edilen Amerikan Anayasası hükümetlerin seçimlerle kurulmasını ve insan hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlıyordu.
1789 Fransız Devrimi'nde ise bir anayasa hazırlanarak iktidar halkın seçeceği bir parlamento ile kral arasında paylaştırıldı. Ulusal Konvansiyon hükümeti genel oy ve iki dereceli bir seçimle iş başına geldi. Fakat ilerleyen yıllarda Napolyon'un  başa geçmesiyle, demokrasi rafa kaldırıldı.
20. yüzyıl: 20. yüzyılda demokrasi hızlı bir değişme ve gelişme göstermiştir. Yüzyılın başlarında, I. Dünya Savaşı'nın sonunda Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorluklarının yıkılmasıyla birçok yeni devlet ortaya çıktı ve bu yeni ülkelerin devlet yönetimi genellikle, o döneme göre, demokratik sayılabilecek yöntemlere sahipti.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgecilik anlayışı son buldu ve tekrar birçok bağımsız ülke ortaya çıktı. Demokratikleşme hareketleri Batı Avrupa'da yoğunlaştı. Almanya ve Japonya'da diktatörlükler son buldu, silahlanma politikası yerine, II. Dünya Savaşı sonunda imzalanan anlaşmalarında etkisiyle, refah devleti olma amacını güttüler.
Bir cumhuriyetin tam demokratik idare olabilmesi için,  ülke halklarının tüm kesimlerinin, çoğulcu özgür iradeleri ile seçime katılmalarına imkan verilmelidir.  Çok kimlikli, değişik inançlı ve çeşitli kültürlerin bir mozaik oluşturacak şekilde bir arada yaşamasına izin verilmelidir.
Hoşgörü ve tüm fikirlerin var olabildiği bir rekabet ve siyasi eşitlik prensiplerinde gerçekleştirilen seçimlerle iktidara temsili bireylerin getirilmesi  demokrasilerin temel nitelikleridir. Demokrasi :Halkın halk için halk tarafından

yönetilmesidir. Kısaca halkın kendi kendini

yönetmesidir.



Halkın, halk adına,  halkın seçtiği kişilerce idare edilmesine: DEMOKRASİ denir.

31 Mayıs 2015 Pazar

17 Mayıs 2013 Cuma

KADERE İMAN

Sevgili Dostlar Yorumlarınızla, Önerilerinizle bu makalelere can gelecektir.



HAYIR VE ŞER ALLAHTANDIR

Allahu Teala İlk İnsan Hazreti Adem’i yarattı. Ona eş olarak Hazreti Havva’yı yarattı. Melekler Hazreti Adem’e kendisinden sonra gelecek neslinin ruhlarını gösterdiler. O Ruhlardan bir tanesini çok beğendi. Kim olduğunu sordu. Davut Peygamber dediler. Kaç yıl yaşayacağını sordu. Altmış yıl dediler. Kendisinin kaç yıl yaşayacağını sordu. Bin yıl dediler. Kendi yaşından bu evladına kırk yıl hediye etmek istedi. Allahu tealaya arz edildi. Allahu Teala Adem’in isteğini kabul etti.
Hazreti Adem yıllar sonra yani tam dokuzyüz altmış yıl sonra ölüm meleğine, daha kırk yıl daha ömrünün olduğunu söyledi. Bu kırk yılın Davud Aleyhisselama verildiğini söylediler. Vazgeçtiğini beyan etti. Çünki can tatlıydı. Allahu teala Hazreti Adem’in bin yıl yaşama isteğini hoş gördü. Fakat Davud Peygamberin Ömrünün yüzyıl olacağını bildirdi.
Allahu Teala Hazreti Adem’i yaratmadan önce bu hadisenin olacağını biliyordu. Çünki O mutlak Hakimdir. Fakat biz kullar bunları bilemeyiz. Hastalanınca doktora gideriz. İlaç alırız. İyileştik deriz. Bizim hastalanmamız, iyileşmemiz hepsi Allahtandır.
Allahu Teala  herşeyi sebebler aleminde yaratmıştır. Biz o sebeplere yapışırsak, karşılığını alırız. İnsan aciz bir varlıktır. Yaratanına karşı acizliğiğini gösterirse, kazanır. Büyüklük taslarsa, ben ben derse kaybeder.
Musa Peygamber Tur dağına giderken bir mümin yoluna çıkar. Ey Allahın Peygamberi, benim hep kızım oluyor. Hiç oğlum olmadı der. Allahu Tealaya arz etmesini diler. Musa Peygamber bu kulunun arzusunu ilettiğinde, ya Musa O kuluma ben oğul murat etmedim, cevabını alır.
Fakat yıllar sonra o Müminin kapısını çaldığında, kapıyı bir delikanlı açar. Sen kimsin sorusuna, ben bu evin oğluyum cevabı gelir. Musa Peygamber şaşkındır. Tekrar Allahu tealaya arz ettiğinde, şu cevabı alır. Ya Musa sen peygambersin. Sana bir şeyi söylediğimde peki der kabul edersin. Fakat senden sonra o eve bir meczup kulum geldi. Ellerini kaldırdı.Ağzını açtı. Ne ellerini indirdi. Ne de ağzını yumdu. Durmadan dua etti. Ey büyük Allahım sen herşeye kadirsin. Kaderi de sen yazdın. Bu garip kuluna bir oğul ver. Bu mümin kulunu sevindir. Söyledi. Söyledi. Hiç susmadı. Ben de o Mümin kuluma bir erkek evlad verdim.
Allahu Teala Adem peygamberin sonradan cayacağını, Musa peygamberi aracı koyup oğul isteyen kulunun muradına ereceğini biliyordu.
Hepsini sebeplere bağladı. Hazreti Ademin arzusuyla Davud Peygamber yüz yıl yaşadı. O meczubun duasıyla da o Kuluna bir erkek evlad verdi.
Sebeblere yapışan kazanır.
Mesela Namaz kılan, Oruç tutan, hacca giden Zekat veren cennete gider. Bunları yapmayan da gider. Fakat Allahu Teala bize emretti. Namaz kıl. Oruç tut, Zekat ver. Hacca git. Dedi.
Biz sebeplere yapışmalıyız. Allahu Teala katında acizliğimizi belli etmeliyiz. Herşeyi Allah rızası için yapmalıyız. Karşılık beklemeden yapmalıyız. Kul kula yardım eder. Karşılığını verecek olan Allahu Tealadır. O yücedir. O yeri göğü bizleri yaratandır.
Hayır ve şer herşey Allahtandır. Biz Allahu Tealaya güvenelim. O’na teslim olalım. İnşaallah bizleri iyi kulları arasından halk etmiştir.
Allahım, bizi, sevdiklerimizi, bizi sevenleri, iki cihanda aziz eyle. Amin.