health etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
health etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Temmuz 2011 Perşembe

Maydanoz: İnsan sağlığına faydaları saymakla bitmeyen maydanozun, sadece bir tutamının gün içinde ihtiyacınız olan bütün enerjiyi sağladığınız biliyor muydunuz?

Maydanoz

İnsan sağlığına faydaları saymakla bitmeyen maydanozun, sadece bir tutamının gün içinde ihtiyacınız olan bütün enerjiyi sağladığınız biliyor muydunuz?
Maydanozun faydaları
• Maydanoz sayesinde idrar yollarındaki mikroplardan, iltihaplanmalardan kurtulabilirsiniz
• Romatizma ağrıları için günde içeceğiniz bir çay bardağı maydanoz suyu romatizma hastalığınızda tedavi edici etki gösterebilir
• Böbrek taşlarının, mesane taşlarının dökülmesinde maydanozun çok büyük etkisi vardır
• Maydanoz sindirim sisteminizi uyarıcı etkiye sahiptir böylece sindirim sisteminizde rahatsızlıklarda iyileştirici etki gösterir

• Bağırsak kurtları ve solucanlarını maydanozu çiğ tüketerek ya da maydanoz suyu içerek düşürebilirsiniz
• Bağırsaklardaki ve midedeki biriken gazların boşaltılmasını sağlayan maydanoz vücuttaki ödemi de söker
• Damar sertliği hastalığının tedavisinde maydanoz son derece olumlu sonuçlar verir
• Her tür kansere kaşı maydanoz vücutta koruyu kalkan görevi görür
• Cilt üzerinde bulunan sivilcelere, aknelere birebir çözüm getiren maydanozun aynı zamanda maskesi de pürüzsüz bir cilde kavuşmanızı sağlar
• Maydanoz suyunun zayıflamaya yönelik olumlu etkisi mevcuttur
• Bir litre suyun içine atacağınız bir demet maydanozu kaynatıp bu su ile saçlarınızı, saç diplerine masaj yaparak yıkadığınız zaman saç dökülmesini önleyici ve saçları parlaklaştırıcı özelliği bulunur.

19 Temmuz 2011 Salı

Hatmi Çiçeği :Bronşit, boğaz iltihabı, bağımsızlık iltihabı

Hatmi Çiçeği

Bronşit, boğaz iltihabı, bağımsızlık iltihabı
Diğer Adları: Halk arasında Hitmiye, Hire, Devegülü, Silindir Çiçeği, Gülhatmi gibi adlarla anılır.
Botanik, ve Kimyasal Özellikleri: Drog, Althaea officinalis (Mal-vaceae) bitkisinin Temmuzdan sonbahara kadar toplanan çiçeklerinin kurutulmasıyla elde edilir. Çiçekler mavimsi, bütün kısımları çok tüylüdür. Dış kalis: 6-9 parçalı olup sivri uçlu, iç kalis ise 5 parçalı olup, dış kalis’e göre daha uzundur. Dış ve iç kalis gümüşi yeşil olup demet tüyleriyle sık örtülüdür. Korella: 5. Katlanmış ve biraz buruşuk. 5 cm.’ye kadar geniş, 4 cm.’ye kadar uzun, yuvarlakça üç köşeli ya da ters kalp biçiminde olup üst ucu kunt, taban kısmında beyaz lekeler vardır. Droğun bileşiminde musilaj, tanen, althein denen renk maddesi bulunur.
Kullanılışı: İdrar arttırıcı, ekspektoran olarak kullanılır. Bileşiminde musilaj bulunduğundan dolayı yumuşatıcı etki verir. Bu drog eskiden beri yumuşatıcı olarak kullanılır.

Hatmi Çiçeği Kürleri:

1) 20 gr. hatmi çiçeği 1 lt. suda haşlanır ve haşlanmış sudan bronşitte içilir.
1) Boğaz iltihabına karşı hatmi çiçeğinin gargara ve lapası kullanılır.
1) Bağırsak iltihabında bir miktar hatmi çiçeğinin papatya ile yapılan haşlaması ile lavman yapılır.
1) Bir miktar hatmi çiçeği kurutulur ve balgam söktürücü olarak sigara gibi içilir.
2) Kaynatılmış hatmi çiçeği suyu ile dişetleri gargara yapılır.

Hatmi çiçeğinin bu özellikleri modern tıp tarafından da bilinir.

Eriğin Faydaları: Özellikle karaciğer, kalp ve sindirim sistemi dostu olan erik mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken oldukça faydalı bir besindir.

Eriğin Faydaları

Özellikle karaciğer, kalp ve sindirim sistemi dostu olan erik mevsiminde bol bol tüketilmesi gereken oldukça faydalı bir besindir. Erik bünyesinde barındırdığı birçok minerallerin yanı sıra yüksek oranda A, E, C vitaminleri de içerir.
Eriğin faydaları
• Kadınlarda yaşanan düzensiz adet sorunlarını yok eder
• Eriğin idrar söktürücü özelliği vardır
• Kabızlık rahatsızlığı çekiyorsanız erik bağırsaklarınızı çalıştırarak kabızlık derdinden sizi kurtarır
• Erik sayesinde zihin ve beden yorgunluğunuzu yok olur
• Kansızlık sorununuz varsa erik tüketimi kansızlık tedavisi için birebir çözüm getirir
• Yüksek ateşi düşürücü özelliği vardır eriğin

18 Temmuz 2011 Pazartesi

AIDS Nedir?

AIDS Nedir?
AIDS, Acquired Immuno Deficiency Syndrome kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkmış ve Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu olarak Türkçe'ye çevrilmiştir.İlk AIDS tanısı 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde bir hastaya konmuştur. O günden bugüne AIDS tüm dünya için bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Epidemi görünür bir hızla ilerlemektedir.
WHO verilerine göre dünya üzerinde 18 milyon erişkin ve adölesan, 1.5 milyon çocuk HIV ile enfekte durumdadır. Bugün dünya üzerinde 4.5 milyon üzerinde AIDS hastası vardır. AIDS' ten etkilenen kadın hasta sayısı giderek artmaktadır. Aynı yıl 5 ile 10 milyon arasında çocuk AIDS nedeniyle anne ya da babasını kaybetmiş olacaktır. 2000 yılında 30 - 40 milyon kişi HIV ile enfekte olacak ve bu bireylerin %90'ı gelişmekte olan ülkelerde bulunacaktır.
Genel Bilgiler
HIV virüsü, insan vücudunda hastalıklara karşı direncini sağlayan bağışıklık sistemini etkisiz hale getirmektedir. Vücut bağışıklık sisteminin etkisiz hale gelmesi, virüsten etkilenmeden önce kolayca baş edebildiği diğer hastalık mikroplarıyla artık çarpışamayacak duruma gelmesi demektir. Bu da basit bir enfeksiyonun bile ölümcül olmasına sebep olabilir. AIDS hastalarının yarısından çoğu bağışıklık sistemlerinin etkisiz hale gelmesi yüzünden basit enfeksiyonlara yenilerek hayatlarını kaybetmişlerdir.
İnsan vücudu bir defa HIV virüsü ile enfekte olmuşsa artık bu virüsün hiçbir şekilde yok edilmesi yada vücuttan atılması mümkün değildir. Fakat, virüsün etkilerine engel olmak için bir takım ilaçlar geliştirilmiştir. Bunlardan ilki ve en çok bilineni AZT (Zidovudine) adı verilen ilaçtır. Bu ilaç virüsün çoğalmasını engellemektedir. AZT AIDS virüsünün meydana getirdiği belirtilerin görünmesini engellemekte ve AIDS' li hastanın yaşamının kısmen de olsa uzamasını sağlamaktadır.
Bulaşma Yolları
Ana bulaşma yolları;

  • seksüel birleşme,
  • uyşturucu kullanıcılarının enjektyörlerini paylaşması ve
  • kan transferidir.
AIDS dokunma, öpüşme, solunum gibi dış kontaklarla bulaşan bir hastalık değildir. Ayrıca AIDS evcil hayvanlardan, tuvaletlerden, yüzme havuzlarından, tabak yada bardaklardan bulaşıcı özellik göstermez. Bu nedenle insanların AIDS' li hastalara yaklaşmaması yada onları toplumdan dışlaması hem gereksiz hem de yanlış bir tutumdur. Çünkü AIDS' li bir hastaya dokunarak veya yanında bulunarak AIDS' e yakalanmanın mümkün değildir.
Risk Grupları
Kontrol edilebilir riskler
  • Çok eşli yaşam sürdürmek
  • Eşcinsel ilişkide bulunmak
  • Damar yoluyla uyuşturucu madde kullanmak
Kontrolümüz dışında kalan riskler
  • AIDS mikrobu taşıyan annelerin doğum yapması
  • AIDS yönünden test edilmemiş kan ve kan ürünlerinin kullanımı
  • AIDS mikrobu taşıyan cerrahi aletler ve akupunktur iğneleri ile tedavi yapılması
  • AIDS mikrobu taşıyan döğme aletleriyle vücuda döğme yapılması
Klinik Belirtiler

  • Fiziksel ve zihinsel aktiviteleri etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı bir yorgunluk
  • Zayıflama yada diet gibi herhangi bir aktivite söz konusu olmadan iki aydan kısa bir sürede 7-10 kilo kaybı.
  • Birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması
  • Uyku sırasında kişinin üstünü sırılsıklam edecek derecede terleme
  • Sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin şişmesi.(Özellikle boğazda, boyunda ve koltuk altında bulunan lenf bezlerinin şişmesi)
  • Dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar yada lekelerin oluşması
  • Israrla devam eden ishal
  • Herhangi bir solunum enfeksiyonuyla meydana gelen ve çok uzun süren kuru - Öksürük. Özellikle öksürükle birlikte oluşan nefes darlığı.
  • Deri üstünde yada altında oluşan kat kat, yada yükselen bir şekilde leke ve şişliklerin meydana gelmesi. Başlangıçta çürükmüş gibi algılanabilir fakat bunlar zamanla kaybolmazlar ve genellikle etraflarındaki derilerden çok daha serttirler.
  • Sürekli ishal
Hastalığın Seyri
HIV ile enfekte olmuş insanların bazıları hiçbir zaman kendilerini hasta hissetmeyebilirler. Fakat onlar da virüsü seksüel birleşme yada diğer yollarla başka insana bulaştırabilirler. Bu insanlarda bulunan enfeksiyona asymptomatic (BELİRTİSİZ) enfeksiyon ismi verilir. Bu tür insanlara "TAŞIYICI" adı verilmektedir. Bu insanlar hiç bir zaman virüsün enfeksiyonundan etkilenmez, ancak sadece bulaştırıcı etmen rolü oynarlar.
HIV virüsü hakkında açıklamalar kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Çünkü enfeksiyonların sınırı insanların yakalandığı mantarsal, bakteriyel ve viral hastalıklarla birlikte çok geniştir. Fakat çok sık duyduğumuz iki hastalık Kaposis Sarcoma ve Pneumocystic Carinii Pneumonia'dir.
Kaposi Sarcoma kan hücresi kanseri olarak bilinir. Kan kanseri hastalarının derilerinde portakal rengi bölgeler oluşmaya başlar. Bu bölgelerin vücut içinde olması ve dışarıdan görünmemesi de olasılıklar dahilindedir. Zamanla oluşan bölgelerin sayısında ve büyüklüğünde iki kat artma görülür. Hastalık zaman geçtikçe vücudun her tarafını sarar.
Pneumocystic Carinii Pneumonia AIDS hastalarında en çok görülen fırsatçı enfeksiyondur. Hastalığa protozoan adı verilen tek hücreli mikroskopik bir canlı organizma neden olur. PCP hastalarında hastalığın ortaya çıkmasıyla beraber şiddetli yorgunluk, kilo kaybı, ateş, kuru öksürük ve nefes almakta güçlük görülmeye başlar. Hastalığın şiddetli olması nedeniyle hastanın mutlaka bir hastanede kontrol altına alınması gerekir. PCP' de diğer AIDS ilgili hastalıklar gibi tedavi edilebilir; fakat bağışıklık sistemi ve ilgili problemlerin yok edilmesi mümkün olmamaktadır.
AIDS hastaları, şaşkınlık, hafıza kaybı, denge kaybı, kekeleme, felç gibi problemler oluşturabilen bazı enfeksiyonlardan kolayca etkilenebilirler. Bu problemler beyinin direk olarak HIV virüsü ile etkilenmesinden yada texaplasmosis adı verilen bir hastalıktan kaynaklanmaktadır. Görülen diğer hastalıkların HIV enfeksiyonu taşımayan kişilerde görülmesi çok nadirdir.
Tedavi
AIDS tedavisinin bulunma süresi araştırmalar devam ettikçe değişmektedir. Bu arada araştırmacılar virüs ve hastalık hakkında daha fazla tecrübe edinmektedirler. Yapılan araştırmalar AIDS' in ortaya çıkma süresinin ortalama 7 ila 8 yıl olduğunu söylemektedir. Bazı vakalarda bu süreden daha sonra AIDS hastalığının görünmeye başladığı doğrulanmıştır. Halen kayıtlarda 10 yıl önce AIDS virüsü ile enfekte olmuş ve daha hiçbir AIDS belirtisi göstermemiş hastalar mevcuttur.
Korunma
Sperm, vajinal akıntılar ve kan gibi AIDS virüsünün bulunabileceği vücut sıvıları ile teması önleyiniz. Yeni tanıştığınız veya şüphelendiğiniz bir kişiyle cinsel ilişkide bulunacak iseniz, ilk temastan itibaren devamlı prezervatif (kondom) kullanınız ve kullanma tarifine tam olarak uyunuz.
Alkol ve uyuşturucunun düşünme yetisini zayıflatarak sağlıklı kararlar almayı engellediği ve seks yaşamında olumsuz etkilere neden olduğu unutulmamalıdır. Damar yoluyla uyuşturucu madde kullanma alışkanı iseniz, kesinlikle başkasına ait enjektör kullanmayınız. Kendi iğnenizi ya da enjektörünüzü de başkasına ödünç vermeyiniz.
Virüsü almış olduğunuzu düşünüyor ve gebe kalmayı planlıyorsanız derhal doktora danışınız. Virüsü almış kadınların çocuklarının HIV' li doğma şansı %30'dur. Gebelik ve HIV ile ilgili kararları almak kolay değildir. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, (şüpheleri varsa) hamilelik gerçekleşmeden önce bir hekime başvurmaları yerinde olur. Bu anne adayı için olduğu kadar baba adayı için de geçerlidir.
Kanamaya neden olan her türlü girişimde (enjeksiyon, kulak deldirme, akupunktur, döğme, diş muayene ve operasyonları gibi) tek kullanımlık araç gerecin tercih edilmesine ve aletlerin sterilizasyonunun gereği gibi yapılmasına dikkat edilmelidir.
Etkin Bir Korunma Yöntemi: prezervatif
AIDS' e karşı korumanın en etkili yolu cinsel birleşme sırasında prezervatif kullanmaktır. Prezervatiflerin delinme yada patlama olasılığı %2'dir; buda ancak üretim hatalarından kaynaklanabilir. Fakat bireylerin prezervatifi uygun bir şekilde kullanmaması bu oranı bir miktar daha arttırabilmektedir.
Latex prezervatifler AIDS virüsünün meydana getirdiği enfeksiyonlara karşı korunmanın en etkin yoludur. Çünkü prezervatifler virüsün bir kişiden diğerine geçmesini engelleyecek fiziksel engel görevi yaparlar. Bu nedenle, AIDS veya herhangi bir zührevi hastalığa yakalanma riskini azaltmak için prezervatif kullanılması gerekmektedir. Prezervatifler ayrıca oral seks esnasında meydana gelebilecek riskleri azaltmak içinde kullanılabilir.
Prezervatifler konusunda bilinmesi gereken bazı küçük fakat önemli husular vardır. Bunlar:

  • İyi kalite ve latex prezervatif alın.
  • Prezervatifi ilişkiye başlamadan kullanın.
  • Prezervatifin ucunda meninin akabileceği kadar yaklaşık 1/2 inch (yaklaşık 1.3 cm) boşluk bırakın.
  • Kayganlaştırıcı olarak yağsız maddeler kullanın.Hiçbir zaman vazelin gibi yağlı maddeleri kayganlaştırıcı olarak kullanmayın.Yağ bazlı maddeler, prezervatif yüzeyinin incelmesine yada delinmesine neden olabilir.
  • Ereksiyondan sonra prezervatifi tepesinden tutun ve çıkartın.
  • Prezervatifi çıkarttıktan sonra plastik torbasına koyun ve güvenli bir şekilde çöpe atın.
Bütün Prezervatifler Aynı Değildir!
Laboratuar çalışmaları Latex prezervatiflerin AIDS virüsünün bulaşmasını engellediğini göstermektedir. Fakat kuzu bağırsağından yapılan doğal prezervatifler aynı korumayı sağlayamamaktadır.
Son Kullanma Tarihini Mutlaka Kontrol Edin!
Prezervatiflerde kısa sürede bozulabilir. Prezervatifin sıcak yerlerde bulunması da bozulmasına neden olur. Prezervatif kutularının üzerinde son kullanma tarihi bulunmaktadır. Prezervatifin üretim tarihiyle son kullanma tarihi hiçbir zaman karıştırılmamalıdır. Eskimiş prezervatiflerin kullanılması kişiye hiçbir koruma sağlamayacaktır.
Su bazlı kayganlaştırıcıların cinsel birleşme esnasında kullanılmasında bir sakınca yoktur. Fakat prezervatifin incelmesine yada delinmesine neden olacak yağlı maddeler kullanılmamalıdır.
Prezervatiflerin üzerindeki Notları Mutlaka Okuyun!
Etkili koruma sağlamak için, prezervatifler belirtilene uygun şekilde kullanılmamalıdır. Prezervatiflerin kullanılması çok kolay olsa da izlenmesi gereken bazı kurallar vardır, bu kurallar genellikle prezervatif kutuları üzerinde yazılı bulunmaktadır.
Prezervatifleri hiçbir zaman ikinci kez kullanmayın!
Kullandığınız prezervatifleri atın ve cinsel birleşmeye gireceğiniz her zaman yeni bir prezervatif kullanın.
Testler
HIV'i tesbit etmek için uygulanan testler;
Tarama Testleri

  • - Anti HIV- ELISA ( Enzyme Linked Immunosorbent assay) testi
  • - Aglutinasyon esasına dayanan testler (lateks, hemaglutinasyon vb.)
Doğrulama testleri

  • Anti HIV- Western Blot testi
  • HIV mevcudiyeti ve yoğunluğunun RT-PCR (Polymerase Chain Reaction) ile tayini,
Takip testleri

  • p24 core antijen tayini
  • p24 antikor tayini
Virüsü alan kişi virüse karşı antikor (bağışıklık maddeleri) üretir. Anti-HIV testi bu antikorların varlığını gösterir. Pozitif sonuç virüsün vücutta bulunduğunun işaretidir. HIV virüsü taşıyan bir kişide hastalık belirtileri on yıl hatta daha geç ortaya çıkabilir. Fakat bu süre içinde HIV testi pozitif olan kişi gerekli önlemleri almazsa hastalığı başkalarına bulaştırabilir. HIV testi yaptırmanın önemi buradan kaynaklanır.
Bazı önlemlerle, test sonucu pozitif olan kişinin kendisi ve çevresi için zararlı olması engellenir. Virüsün tekrar tekrar bulaşması önlenebilirse, düzenli ve sürekli doktor kontrolü ile HIV virüsü taşıyan kişide AIDS'le ilgili hastalıkların ortaya çıkması gecikir. Virüsü taşıdığını bilen kişi güvenli seksle cinsel eşini virüse karşı koruyabilir, Doğacak çocuğun hastalıklı olmaması için gebeliğe karşı önlemler alınabilir.
Kitlesel taramalar için serolojik testler uygun değildir. Çünkü bu testlerin %0.1 oranında yalancı pozitif reaksiyon verme olasılığı olup gereksiz yere birçok yalancı pozitif vakanın ortaya çıkmasına neden olunacaktır. Diğer taraftan bu tür tarama testleri çok pahalı ve zaman alıcı olup sarfedilen para yanında yararlılıkları çok sınırlıdır. Bunun yerine hikayesinde HIV enfeksiyonu için riskli davranış ve durumların olduğu kişilerde bu testin yapılması daha etkin ve yararlı olur. Yaşamında HIV enfeksiyonu için riskli bir durumu olmayan kişilerin bu testi yaptırmalarına gerek yoktur.
Negatif test sonucu vücutta hiçbir şekilde virüs bulunmadığı anlamına gelmektedir. Negatif test sonucunun olası iki açıklaması vardır.
Bunlar;

  • Test yapılan kişi virüs tarafından enfekte olmamıştır.
  • Vücut daha önce bir enfeksiyona maruz kalmış fakat vücut virüsü belirleyecek antibody'i geliştirecek zaman bulamamıştır. Vücutta virüsün olup olmadığını belirleyen antibody'nin gelişme evresi iki ila sekiz hafta arası olmasına rağmen bu sürenin bir yıla kadar uzaması olasıdır. Eğer virüsün varlığı konusunda herhangi bir kuşkuya düşülmüşse testin 6 ayda bir tekrarlanması gerekmektedir.
Enhanced by Zemanta

Sporun Sağlığa Faydaları

Sağlıklı bir vücuda sahip olmanın yolu spor yapmaktan geçer. Çok çeşitli spor dalları içerisinde başkalarıyla birlikte yapılan sporlar daha tercih edilendir. Tek başına yapılan spor yapmak için kendini zorlamak pek çok insana güç gelir. Oysa tenis, volaybol, basketbol gibi başkalarıyla oynana oyunlara ya da bir cimnastik kulubünde toplu halde yapılan çalışmalara katılmak kolaydır. Ayrıca bu yoldan kişi toplumal çevresini genişletme yeni ilişkiler kurma ve birlikte spor yapacak arkadaşlar edinme olanağı da bulur. Spor yapan bir insan formunu geliştirdikçe kendine güveni artar.
Spor yapmak kalbin ve akciğerlerin daha iyi çalışmasını sağlar. Spor yapmak solunum organlarını ve kasları kuvvetlendirir.Spor vücudun erken yaşlanmasını önler.





Diyabet
Hipertansiyon
Güneş alerjisi
Haşimato tiroiti
Karaciğer kanseri nedir?
Pankreas Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Tırnak batması
Horlama nedenleri ve tedavisi
Hamilelikten Önce Diyet Yapılır mı?

17 Temmuz 2011 Pazar

Göğüs Dikleştirici Hareketler

Göğüsleri destek kasları çalıştırıp güçlendirilirse gelişebilir. Bu kaslar göğüs dokusunun arkasında, kolların üst tarafında ve sırtta bulunur.  Vücut ölçüleri normalin altında ise bu durumda göğüs bölgesini daha büyük gösterecek daha gösterişli ve sağlar hatlar oluşturmak uygun olur. Tersine sorun yalnızca göğürlerin iriliğinden ve hantallığından kaynaklanıyorsa ölçülerde bir düşme olmadan fazlalıkların bir bölümü atılabilir. Böylece vücut hatları daha düzgün bir görünüm kazanabilir.
Göğüs destek kasları için en yararlı hareketler yüzme ile sağlanır. Kaslar suyun basıncına ve direncine karşı çalışmak zorudna kaldığı için suda yapılan hareketler yararlıdır.

Adet Döneminde Sırt Ağrısı

Adet Döneminde Sırt Ağrısı


Kadınların sırtı adet kanamalarından önce ve adet kanamaları sırasında daha duyarlıdır. Bu sonuç hormonların etkisinden kaynaklanır. Gebelik sırasında omurgada gevşeme olur ve vücut doğuma hazırlanmaya başlar. Bu nedenle adet dönemlerinde ve doğumdan sonraki altı ayda vücut zorlanmamalıdır.

Karabaş otu:Karabaş otu ballıbabagiller ailesinden olup son derece faydalı bir şifalı bitkidir

Karabaş otu
Karabaş otu ballıbabagiller ailesinden olup son derece faydalı bir şifalı bitkidir
Karabaş otunun faydaları
• Birçok kanser türüne karsı tedavi edici özelliğe sahip olan karabaş otu tümörlerin büyümesini engeller.
• Karabaş otu sayesinde kan dolaşımınızı hızlanır
• Alerji tedavilerinde karabaş otu çayı son derece etkilidir
• Sinir sistemini kuvvetlendiren karabaş otu, asabi insanların sakin bir yapıya kavuşmasını sağlar
• Uykusuzluk sorunu yasayan kişiler aksam yemeğinden sonra içeceği bir bardak karabaş otu çayı sayesinde rahat bir uyku çekerler
• Ağrı kesici özelliği olan karabaş otu özellikle migren ağrılarında bir bardak karabaş otu çayı içilmesi halinde son derece fayda sağlayıcı özelliğe sahiptir


• Karabaş otu sayesinde yüksek tansiyon hastalarının tansiyonu olması gereken değere düşer
• Mide ve bağırsaklarda gaz birikmesini engeller
• Karabaş otu egzamadan kaynaklanan yaralara karsı tedavi edici özellik gösterir.
• Karabaş otu çayı sayesinde sigara bırakan birçok insan mevcuttur.
• Günde içeceğiniz 1 bardak karabaş otu çayı kanı sulandırıcı ve damarları genişletici etki gösterir

Alkol Kana Nasıl Karışır

Alkol kana nasıl karışır ve alkol kana nasıl etki eder.


1- Alkol yemek borusundan geçerken doğrudan kana karışmaya başlar.


2- Alkolün beşte biri mide çeperinde soğurulur.


3-Geri kalan alkol iki ya da 3 saat içinde bağırsaklarda soğurulur ve kan dolaşımı ile bütün vücuda yayılır.


Alkol Vücuda nasıl etki eder;


Beyin: Tepkileri ağırlaştırır, duyuları bastırır, sinirleri uyuşturur, kendine güveni arttırır fakat düşünceyi ve denetimi zayıflatır.


Karaciğer : Alkolü 24 saatte ayrıştırmaya çalıştığı için karaciğere yüklenilmiş olur.


Kan dolaşımı: Damarları genişletir. Damarlar genişlediği için yüzde kızarma vücutta ateş hissi yaratır.


Soluma: Alkolün yüzde yirmiden biraz azı nefes, idrar ve ter yoluyla vücuttan atılır.


Mide: Alkol midede sindirim sularını harekete geçirir. Hazımsızlığa neden olabilir.


Deri: Terleme yolu ile az miktarda saf alkol dışarı atılır.


İdrar : Söktürücü etki yapar

ŞAMFISTIĞI

ŞAMFISTIĞI

Özellikleri:
♦ Antep fıstığıgillerden bir ağaç ve bu ağacın ince ve sert kabuklu, yağlı meyvesi. ‘
♦ Mizacı hararet vericidir.
Faydaları:
* Kırmızı kabuğunun kaynatılmış suyu kusmayı ve ishali keser.
* Şamfıstığının içini siyah kuru üzümle yemek ise, organları temizler ve kalbi kuvvetlendirir.

Alkolün Kana Karışma ve Vücutta Kalma Süresi

Alkol almadan önce içilen bir bardak sütün alkolün etkisini azalttığı gözlenmiştir. Çünkü midedeki süt alkolün kana karışımını yavaşlatır. Ve kandaki alkol düzeyi daha yavaş yükselir. Buna karşı alkolün kanda kalma süresi uzar. Besinler özellikle de yağlı yiyecekler de aynı etkisi yapar. Çünkü mide dolu olduğunda midedeki besinlerin alkolün büyük bölümünün kana karıştığı ince bağırsaklara geçmesi daha uzun zaman alır.
Mide boşken içilen içki hızlı kana karışır. Bir bardak süt içmek ya da yemek yemek bu hızı yarıya indirir ve kandaki alkol artışını yaklaşık yüzde 50 oranında azaltır. Ancak bu geçici bir korumadır. İçilen bütün alkol eninde sonunda kana karışır.
Koyu sade kahve içmek alkole arşı bir oranda panzehirdir. Kahvede bulunan kafein uyarıcı olduğundan beyin üzerinde alkolün tam karşıtı bir etki yapar. Bir başka deyişle insanı ayıltır. Ancak kandaki alkol düzeyini değiştirmez. Özet olarak kahve bir sürücünün yolda kaza yapma olasılığını azaltır ama alkol testi yapıldığında içki içildiği ortaya çıkar.




Diyabet
Hipertansiyon
Güneş alerjisi
Haşimato tiroiti
Karaciğer kanseri nedir?
Pankreas Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Tırnak batması
Horlama nedenleri ve tedavisi
Hamilelikten Önce Diyet Yapılır mı?

Bunalımın Belirtileri

Bunalımın en önemli belirtisi, kişinin normal davranışlarındaki farklılaşmadır. Farklılaşmalar kişide kişiye göre değişir. Saglikcini.com olarak burada aşırı tedirginlik ve aşırı durgunluk biçiminde ortaya çıkan davranış farklılıklarından söz edeceğiz. Aşağıdaki sıralama bir belirtiler listesi değil bunalım derecelerini ölçme yöntemidir.


KİŞİSEL TEPKİLER


Tedirginlik


Aburcubur yeme


Dinlenememe


Dikkatini verememe


Sürekli gerginlik


Uykusuzluk


Şaşkınlık


Korku – Panik


Durgunluk


Cİnsel İzteksizlik


Yorgunluk


Güvensizlik


Terkedilmişlik Duygusu


Kimsesizlik Hissi


Kötümserlik


Bellek Yitimi


Sürekli darılma gücenme


Her ikisinde de Ortak


Aşırı sigara içme


Aşırı içki içme


Uyumakta güçlük çekme


DAVRANIŞLARDA FARKLILAŞMA


Tedirginlik


Aşırı sinirlilik


Kolayca yönlendirilme


Sürekli tartışmaya girme


Evliliği yıkıcı davranışlar


Kendini aşırı önemseme


Durgunluk


Kontol edilemeyen davranış değişiklikleri


Üretkenliğin azalması


İşten Kayırma


İlgisizlik


Tepkilerde gecikme


İçe Kapanma


Dalgınlık


Her ikisinde de Ortak


Kararsızlık


Yanlış Davranışlar

Cinsel Çekicilikte Kokunun Önemi Varmı

Hayvanlar üzerinde cçiftleşme döneminde kokunun önemi çok büyüktür. Fenomen denilen bu kokular hayvanlarda özel koku bezlerince salgılanır. Dişi tarafından salınan koku erkek için dişinin çiftleşmeye hazır olduğunu gösteren bir belirtidir.
İnsanın cinsel davranışlarının kokulardan etkilenip etkilenmediği henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Ancak insanda da koltukaltlarında ve cinsel organ çevresinde özel bezlerin bulunduğu kesindir. Bu bezler ergenlikten başlayarak koku üretirler. Bu kokunun insanlar için önemini saptamak amacıyla deneyler yapılmaktadır. Ancak bu kokuların erkekler ve kadınlar üzerinde parfümlerden daha fazla cinsel arzu uyandırıcı etki yaptığı tam olarak kanıtlanamamıştır.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Fazla Vitamin Almak Hastalıklara Karşı Korurmu

Fazla vitamin almanın hastalıklara karşı direnci arttırdığını gösteren kanıtlar yoktur. Örneğin yüksek dozlarda C vitamini almak yararsızdır. Çünkü vücut gereksinim fazlası vitaminleri dışarı atar. Fazla vitaminlere vücutta yer yoktur.


Yenilen besinlerle yeterli miktarda vitamin alındığı sürece, vitamin hapı kullanmanın da hiç bir yararı yoktur.


Vitaminin eksikliği bir sorundur ancak fazla vitamin almanın vücut için hiçbir anlamı yoktur.


 

Mastektomi Nedir

Mastektomi Nedir


Mastektomi kısaca memenin alınması demektir. Ancak meme kanseri ameliyatında, her zaman memenin alınması gereği duyulmayabilir. Cerrahlar olanaklar el verdiği ölçüde ameliyatla memeden alınacak parçanın az olmasına özen gösterirler. Yanlızca tümörün alınması memenin büyüklüğünde ve biçiminde az bir değişikliğe yol açar. Ancak her tümör için aynı durum söz konusu değildir. Ameliyatı yapacak olan doktorlar, genellikle durumu hastaya açıp en başarılı işlemin hangisi olacağını belirtirler.


Tömörektomi : Yanlızca tömörün alınması


Wedge Kesiti : Tümörle birlikte çevresindeki dokunun alınması


Kısmi Mastektomi : Memenin yarıya yakın kısmının alınması


Basit ya da Tam Mastektomi : Memenin ve bazı koltukaltı bezlerinin alınması


Radikal Mastektomi: Memenin ve büyük koltukaltı bezlerinin alınması

SIĞIR DİLİ – ANCHUSAOFFİCANALİS

SIĞIR DİLİ – ANCHUSAOFFİCANALİS


Diğer İsimleri: Tıbbi Sığır Dili
Kullanılan Kısımları: Yapraklı ve çiçekli dalları ve kökü
Toplama Zamanı: Mayıs-Temmuz, yapraklar çiçek açma zamanında, kökler sonbaharda, tohumların olgunlaşmasından sonra.
Kullanıldığı Yerler:
Dahilen Kullanılışı: Yaprak ve çiçekli dallan idrar artırıcı ve terletici etkilere sahiptir, kalbe kuvvet verici, yumuşatıcı, kusmayı önleyici, öksürüğü giderici, yanmış artıkları çıkarıcı ve mide bozukluklarına karşı kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak kaynar suya, 4 gr yaprak veya çiçekli dallarından konur, 10 dk bekletilip içilir.
Doz aşımı zehirleme yapar.
Haricen Kullanılışı: Diş ağrılarında ve soğuk algınlığına karşı gargara şeklinde kullanılır.
Ağız ağrılarında yaprağı yakılır, külü ağıza sürülür. Şeker hastalarının kaşıntılarını. gidermede çok etkili ve faydalıdır.
1 kilo suya, 2 avuç sığır dili konur, 10 dk kaynatılır, süzülür, suyu ile kaşınan yerler yıkanır.

SİNAMEKİ

SİNAMEKİ

Özellikleri
♦ Baklagillerden sıcak bölgelerde yetişen birçok çeşidi bulunan bir bitki ve bu bitkinin bazı çeşidinin hafif acı; yapraklarından elde edilen ve hekimlikte kullanılan bir madde.
♦ Sinameki kelimesinin asıl orijinal şekli “Senâü
Mekkı’dir. Bu bitkinin Mekke’de yetişen türü pek meşhur olduğu için Mekke Senası anlamına gelen bu kelime, halk dilinde Sinameki olarak kullanıl­mıştır.
♦ Diğer türlerinden üstün, olması sebebiyle ta­bipler Mekke Senasını tercih ederler.
♦ En büyük özelliği müshil olarak kullanılması­dır. Sinameki, yan etkisi yok denecek kadar az olan faydalı bir ilaçtır. Yaş olarak veya kurutulup öğütül­dükten sonra toz hâlinde kullanılır.
Sinamekinin Faydaları:
* Sinameki yaprakları, mide ve bağırsakları yu­muşatıcı ve ishal edici özelliğe sahiptir. Az miktarda alınırsa yumuşatır, eğer çok miktarda alınırsa ishal eder. Hindistan’da Mısır’da ve Arabistan’da yetişir. En iyisi Mekke’de yetişenidir İşte bu sebeple adına “Senâ Mekkî” denilmiştir. Kurumuş yaprakları dö­vülüp toz haline getirildikten sonra acılığını gider­mek için tatlı bir madde ağızdan alınır veya kayna­tılarak suyu içilir yahut lavman yapılarak makattan verilir. Eğer çok kaynatılacak olursa
* Kalbi kuvvetlendirir, işte bu en önemli ndendir.
* Karasevda denilen hastalıktan meydana gelen evham ve vesveseye karşı faydalıdır.
* Soğuk ve sıcaktan dolayı ciltte meydana gelen çatlaklara karşı iyi gelir. Kasları, adaleleri açar.
* Saçların çıkmasını sağlar, vücuttaki bitlere karşı faydalıdır. Devamlı baş ağrısına, uyuza, kaşıntıya, sivilcelere ve sara hastalığına karşı faydalıdır.
* Kaynatılmış suyunu içmek, toz hâlinde olarak içmekten daha iyidir.



* Bir defada toz halinde olanından üç dirheme (96.gram) kadar kaynatılmış olandan ise beş dir­heme (16 gram) kadar içilebilir.
* Eğer sinameki ile beraber menekşe çiçeği ve çekirdeği çıkarılmış kızıl üzüm kaynatılırsa daha faydalı olur.
* Sinameki ve şahtere otu vücuttaki yakıcı sıvıları yumuşatıp inceltir.
* Sinameki, tereyağı ve bal ile karıştırıldıktan sonra kullanılırsa, sade olarak kullanılmasından da­ha iyi olur. Zira yağ ve bal sinamekiyi ıslah eder ve ‘ sinamekinin ishal edici özelliğini de artır.
* Sinameki hafif ishal yapar faydasının çok ol­duğu içindir ki doktorlar onu her çeşit ilacın terkibine katarlar. Meselâ sıvı müshillere, haplara, dövüle­rek veya pişirilerek yapılan ilaçlara ve macunlara katarlar, çünkü sinameki normal şekilde ishal yapar.
* Safrayı ve balgamı söktürür, mafsalların en uç kısımlarına kadar sirayet eder. Mafsal ağrılarına ve evhama karşı iyi gelir.
* Müshiller içinde en iyisi sinamekidir ancak acılığını gidermek için buna, kuru üzüm vaya şeker ilave edilmelidir. Nitekim Peygamber Aleyhis Se­lâm, Sinamekiyi hurma ile beraber kullanırdı.

SİNCAN DİKENİ

SİNCAN DİKENİ


Özellikleri:
* Kötü kokulu, dikenli ve acı bir bitkidir…
Faydaları:
* Yaş ve yeşil olursa develer yerler, fakat kurudu­ğu zaman ise dikenli ve zehir ; gibi olup, hiçbir hayvan yemez olur.
* Buna Musa ağacı da denir. Nitekim Kur’ânı Kerim’de cehennem ehlinin yiyeceklerinden söz edilîrken
* “Onlar için gıda vermeyen, açlığı da gidermeyen kuru dikenden (darı1) başka bir yiyecek yoktur” burulmuştur.
* Arapça’da darî şebrak ve avsec hepsi de aynı manaya gelmektedir

KARAÇALI MEYVESİ (TOHUMU) – PALİURUS SPİNA
Diğer İsimleri: Çalı Dikeni -Çalı Tohumu, Çaltı Dikeni, İsa Dikeni, Karadiken, Kunar, Sincan Dikeni
Kullanıldığı Yerler:

Dahilen Kullanılışı: İshal kesici, idrar artırıcı ve taş düşürücü olarak kullanılır.
Kullanılışı: 1 bardak suya, 10 gr tohum konur, 10 dk kaynatılıp günde 3 bardak içilir.
Taze yapraklar çıban açıcı olarak çıbanların üzerine sarılır.
Kaynatılan suyu ile göze pansuman yapılır. Göz ağrısında tohumu toz haline getirilir, tülbentle elenir, gül suyuyla ıslatılıp göze konur.
Urlarda kabuğu toz haline getirilir, lapa halinde urlara konur.

SOĞAN

SOĞAN


 

Özellikleri:
♦ Soğanın hem yeşil yapraklan ve hem de baş kısmı gıda maddesi olarak kullanılır, fakat kötü ko­kuludur. Hadisi Şeriflerde soğan ve sarımsağa “habis” denilmiştir. Zira haram ve pis olan şeylere “habis” denildiği gibi, tadı ve kokusu kötü olan şey­lere de “habis” denilir. Soğan, sarımsak ve pırasa bunlardandır. Nitekim Peygamber AleyhisSelâm
♦ “Her kim şu kötü kokulu (habis) bitkiden (sarımsaktan) yerse, ağzının kokusu gidinceye ka­dar, mescidimize gelmesin!” buyurmuştur.
♦ Hz. Ömer (r.a.) de, uzunca bir hutbesinde
♦ “… Ey insanlar! Sizler bugün şu iki kötü kokulu sebzeyi (soğan ve sarımsağı) yiyorsunuz! Halbuki ben, Peygamber AleyhisSelâm zamanında, ağzında bunların kokusu duyulan kimsenin elinden tutulup;
1 Bakî mevkiine kadar şehirden dışarı çıkarıldığını gördüm. Her kim bunları yiyecek olursa, pişirerek kokusunu gidersin!” demiştir.
* Soğanın mizacı, sıcak ve rutubetlidir.
Faydaları:
* Soğan, yolculuk sırasındaki su değişikliğine karşı faydalıdır. Zehirli maddelerin kokusunu gide­rir. İştahı açar, mideyi kuvvetlendirir, cinsel istek ve arzuyu tahrik eder. Meniyi artırır, cildi güzelleştirir, balgamı keser ve mideyi temizler.
* Soğan tohumu ciltteki alaca hastalığını giderir.
* Saçkıran hastalığı olan yerin etrafı soğan tohu­mu tozu ile iyice ovuşturulursa, gerçekten faydalı olur.
* Soğan tohumu tozu, tuz ile karıştırılıp siğiller üzerine sürülürse, siğilleri giderir.
* Müshil ilacı içen kimse, soğan kokladıgı za­man, kusmayı ve midedeki bulantıyı önler ve ilacın kokusunu giderir.
* Soğan suyu buruna çekildiği zaman burun mec­rasını temizler.
* Ağır işitme, kulak çınlaması, kulak iltihabı ve kulakta meydana gelen su toplanmasına karşı soğan suyu damlatılır.
* Soğan suyu göze sürme gibi çekildiğinde, göze inen (gözde toplanan) suya karşı faydalıdır.
* Soğan tohumu tozu ile bal karıştırılarak macun yapılır ve gözde meydana gelen beyaz perde hastalığı için sürme gibi göze çekilir.
* Pişirilmiş soğanın gıda değeri daha yüksek­tir.Sarılık, öksürük, nefes darlığı hastalıkları için pişirilmiş soğan gayet faydalıdır. İdrarı artırır, tabi­atı yumuşatır.
* Kuduz olmayan köpeğin ısırdığı yere soğan su­yu, tuz ve sedef otu ile macun yapılıp sürülürse, ga­yet faydalıdır.
* Soğan; devamlı yenildiği zaman, basur memele­rinin ağzını açar.
* Soğan, et ile beraber yenirse, etin yağının tesi­rini giderir. Nitekim Hz. Muâviye de, kendisini zi­yarete gelen bir heyete verdiği ziyafette, sofraya so­ğan da getirtmiş ve
* “Soğandan yiyiniz! Zira bir kimse yabancı bir yerde soğan yerse, oranın suyu o kimseye zarar vermez” demiştir

Uyarı:
Çiğ soğan yemek, yarım baş ağrısı yapar. Başa ağırlık verir, şişkinlik ve gaz yapar. Gözü karartır. Çok yenilmesi unutkanlık meydana getirir, ağız ko­kusunu değiştirir, kötü kokusu arkadaşlarına ve ko­ruyucu meleklere eziyet verir.
* Pişirilerek yenilmesi bu zararlardan bir kısmını giderir. Nitekim Peygamber Aleyhis Selâm.

Susam

Susam

Özellikleri:
♦ Susamgillerden sıcak bölgelerde yetişen küçük bir bitki ve bu bitkinin küçük ve sarımtırak tohumu­na verilen isimdir.
♦ Mizacı sıcak ve rutubetlidir.
♦ Mide için zararlı olup, tohumlar içinde en yağ­lısı susam tohumudur.
Faydaları:
* Küsbesini yemek ağız kokusu meydana getirir.
* Gıda maddesi olarak kullanılması yanında ta­babette de kullanılmıştır.