751 yılında Araplar ile Çinliler arasında yapılan savaş. Doğudan batıya ilerleyen Çinliler ile, Ön-Asya' dan doğuya ilerleyen Araplar, Talas ırmağı kıyılarında savaştılar. Bu savaşta, Orta Asya'nın Çin egemenliğine girmesini istemeyen, Karluk ve Yağma Türkleri, Arapların yanına geçmişler ve savaşı Arapların kazanmasını sağlamışlardı.
Talas Meydan Muharebesinin zaferle neticelenmesi; Türk, Çin, İslam ve dünya tarihiyle medeniyetinde çok önemli etkiler bıraktı. Çinliler Talas yenilgisinden sonra
tarihinde, Tanrı Dağları batısında ve Çu Irmağı boylarında müstakil Türk devleti kurdular. Türkistan’daki Kamlık (Şamanlık), Buda ve Mani dinlerindeki yerli ve göçebe Türklerle Müslümanlar arasında, serbest ticaret, dostluk ve iyi münasebetler başladı. Türkler, Müslümanlarla tanışıp, İslam dinini yakından tanıma imkanına kavuştular. İslam dininin üstün esasları, mütekamil hali, buralardaki Türklerin İslamiyet'i benimsemelerine sebep oldu. İslam medeniyet dairesine, Orta Asya’da, binlerce Türk girdi.
’daki imalathanelerde yapılan ipekten kağıtlar, Orta Doğu ve Akdeniz’e yayıldı. Müslüman Araplar, hakimiyetlerindeki bölgelerden öğrendikleri kağıdı imal ederek medeniyetin bütün dünyada hızla yayılmasına hizmet ettiler.
Hadis-i şerifte, (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde
kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin)
buyuruldu. (Hakim)
Şeytan, insana kötü arkadaşı vasıtası ile günah işletir.
Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert olan,
fasık olmayan kimselerle arkadaş olmalıdır.
Herkesle iyi geçinmeli,
çok kimselerle dost olmaya çalışmalıdır.
Şir’adaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz haya sahibidir, kerimdir.
Kıyamette dostları arasından, din kardeşlerinin
içinde bulunan kuluna azap etmekten haya eder.)
(Tanıdıklarınız çok olsun! Çünkü kıyamet günü,
her biri şefaat eder.)
(Allah yolunda bir din kardeşi edinene,
Allahü teâlâ Cennette bir derece verir.)
Kişi, dünya ve ahirette de sevdikleri ile beraber olur.
Onun için iyilerle arkadaşlık etmeye çalışmalıdır. Allahü teâlâ çoğu zaman, bir sevgili kulunun kalbinde, bir kimseye muhabbet görür de, onun hürmetine buna merhamet ederek
sevdiği kullar arasına ilhak eder.
İyi arkadaşlar bulunca kıymetlerini bilmeli,
edeplerine dikkat etmelidir. Ona saygılı davranmalı, canını ve malını
kendi can ve malından üstün tutmalıdır. Ayıbını görmemeli ve
NEREDE OLDUĞUMU, KİMLERLE OLDUĞUMU VE HANGİ DUYGULARI TAŞIDIĞIMI PEŞİNEN SÖYLEMEDEN SİZE BİR GÜNLÜK BİR HATIRA ANLATACAĞIM.
SABAH UYANDIĞIMDA İYİ BİR KAHVALTI YAPTIM. DAHA SONRA İSE GÜNLÜK GAZETELERİ İNTERNET SAYFASINDAN TAKİP ETTİM.
ABDEST ALDIKTAN SONRA NAMAZ KILMAK ÜZERE CAMİİYE GİTTİM.
BAŞIMI ÖNÜME EĞDİM.
BİLDİĞİM TÜM DUALARI BİR BİR SIRALADIM.
RÜZGAR AĞAÇLARI HAFİFÇE SALLIYORDU.
BU GÜZEL VE OKSİJENİ BOL HAVAYI TA CİĞERLERİMİN EN SON NOKTASINA KADAR ÇEKEREK İLERLİYORUM.
GELİP GEÇEN TANIDIKLAR SELAM VERİYORLAR.
SALAMLARINA CEVAP VERİYORUM. TEKRAR İÇ DÜNYAMA DÖNEREK YAVAŞ YAVAŞ İLERLİYORUM.
HOPARLÖRLE DE OLSA, CAMİİDEN GELEN EZAN SESİNİ DİNLEMEK İÇİN GÖZLERİM MİNAREYE DOĞRU DÖNÜYOR.
BİLALI HABEŞİNİN TEMSİLCİSİNİ GÖREMİYORUM. CAMİİN KAPISINDAN SAĞ AYAĞIMLA İÇERİ YAVAŞÇA SÜZÜLDÜĞÜMDE BİR GENÇ DİN GÖREVLİSİNİN ELİNDE MİKROFONLA EZAN OKUDUĞUNU GÖRÜYORUM.
NAMAZ VAKTİNİ BİLDİREN EZANA HÜRMET EDEREK CAMİİN MİHRABINA YAKIN BİR YERİNE OTURUYORUM.
BİRAZDAN CAMİİ MÜSLÜMANLARLA DOLUP TAŞIYOR.
NAMAZIMIZI KILIYORUZ.
ÇAY OCAĞINA DOĞRU İLERLİYORUZ.
ORADA BİR KİŞİ KONUŞUYOR.
İKİ KİŞİ DE ONU DİNLİYOR. DİNLEYENLERDEN BİRİNİ ÇOK İYİ TANIYORUM.
BENİ HEMEN YANINA BUYUR ETTİ.
KONU BİRAZ TEHLİKE ARZ EDİYORDU. DEMOKRAT PARTİ ZAMANINDA TEKRAR ARABÇA OLARAK OKUTULAN EZANIN YİNE TÜRKÇE OKUTULMASI ÖNERİLİYORDU.
HATTA KONU DAHA DA İLERİ GİDİYOR, İBADETİN DAHİ TÜRKÇE YAPILMASI ÖNERİLİYORDU.
DAYANAMADIM.
KONUNUN 1950 DE ÇÖZÜLDÜĞÜNÜ ŞİMDİ İSE BİZİM KENDİ İŞİMİZE BAKMAMIZ GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİM. MESLEĞİMİZ NE İSE ONU YAPMALIYIZ DİYEREK KESİP ATTIM.
MEĞER BEYEFENDİNİN MESLEĞİ BUYMUŞ.
GİTTİĞİ HER CAMİİN ÇAY OCAĞINA NAMAZDAN SONRA GİDER BU ŞEKİLDE KONUŞURMUŞ.
TARAFTARI DA VARDI.
İNSANLAR İBADET EDERKEN NE DEDİĞİNİ KENDİ DİLLERİYLE SÖYLEYEBİLMELİ DİYEN BİR KALABALIK KARŞISINDA GÜRLEDİM.
“-İSTERSENİZ İÇİNİZDEN BİRİ BENİ ÖLDÜRSÜN. FAKAT HİÇ ÜZÜLMEM VE SÖZÜMDEN DE GERİ DÖNMEM. ÖLÜRSEM DE ŞEHİT OLARAK BU KARA TOPRAĞA GİRERİM.”
BİR SESSİZLİK OLDU. BU SÜKUN DEVAM EDERKEN ORADAN AYRILDIM.
OTOBÜS DURAĞINA DOĞRU İLERLEDİM. ORADA ÇAM YARMASI VE PALABIYIKLI BİR VATANDAŞ VARDI. SELAM VERDİM. SES ÇIKARMADI.
BENİ DUYDU.
FAKAT GÖZLERİYLE ÖFKE SAÇARAK BANA BAKTI.
NİYE ÖYLE BAKTIĞINI SORACAK OLDUM. AÇIKLAMASI ŞÖYLEYDİ.
KENDİSİNİN MÜSLÜMAN
OLMADIĞINI
VE BU ŞEKİLDE VERİLEN SELAMI DA ALAMAYACAĞINI EĞER TÜRKÇE BİR “İYİ GÜNLER” DERSEM ONUN DA BANA “İYİ GÜNLER” DİYE CEVAP VERECEĞİNİ ANLAMIŞ OLDUM.
GELEN OTOBÜSE BİNDİM.
BU VATANDAŞ ALLAHTAN BİNMEDİ. ORADA KALDI.
BİR AK SAÇLI İKİ KİŞİLİK YERE SERESERPE OTURMUŞTU.
KENDİSİNDEN RİCA ETTİM.
BİR PARCA CAM KENARINA DOĞRU GİTTİ.
KALAN YERE İLİŞTİM.
ÇÜNKÜ YAŞLIYIM.
AYAKTA GİDECEK HALİM YOK.
HEMEN YANIMIZDAKİ BOŞLUKTA BİR İKİ KİŞİ VAR.
GENCİN BİRİ TELEFONLA KONUŞUYOR. DAHA DOĞRUSU KARŞISINDA KADIN VEYA ERKEK BELLİ OLMAYAN BİRİNE HAKARETLER EDİYORDU.
HEM DE EN SON PERDEDEN NARA ATAR GİBİ SES VERİYORDU.
BU BİR ON DAKİKA DEVAM ETTİ.
BU YÜKSEK SESLİ KONUŞMA AĞZA ALINMAYACAK KÜFÜRLERE DÖNÜŞTÜ. SAĞDAN SOLDAN HOMURDANMALAR OLDU.
BU OTOBÜSÜN UMUMİ BİR YER OLDUĞU, BÖYLE YERLERDE ÖZEL KONULARIN KONUŞULMAMASINI HATTA KÜFÜR KELİMELERİNİN İSE HİÇ YAKIŞIK ALAMAYACAĞINI KİBAR BİR ŞEKİLDE ANLATANLAR DA OLDU.
GENÇ KENDİNCE HAKLIYDI.
HATTA BU OTOBÜSLERDE SEVGİLİSİ İLE KONUŞANLARIN HAYATIM AŞKIM DİYE BAŞLAYIP KELİMELERİ NERELERE KADAR GETİRDİKLERİNİ DE AÇIKLADI.
BİR ÖZEL SORUNU OLDUĞUNU KENDİSİNİ TUTAMADIĞINI İFADE ETTİ.
ÖZGÜRLÜK OLDUĞUNU KENDİSİNE KİMSENİN KARIŞAMAYACAĞINI DA İLAVE ETTİ.