ibadet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ibadet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ekim 2015 Pazartesi

NAMAZ İNSANI KORUR

Bugünkü yazımızda namazdan bahsedelim diye bir ses geldi.
Bu sese bağlı olarak yazıyorum. Namaz insanı her türlü kötülükten korur.

Namaz dinin direğidir Sual: Namazın dindeki yeri nedir? CEVAP Namazın önemi çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberani] (Kıyamette kulun ilk sorguya çekileceği ibadet, namazdır. Namazı düzgün ise, diğer amelleri kabul edilir. Namazı düzgün değilse, hiçbir ameli kabul edilmez.) [Taberani] (Namazı doğru kılanın, ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi günahları dökülür.) [İ.Ahmed] (Allahü teâlâ buyuruyor ki, "Söz veriyorum ki, namazlarını vaktinde, doğru olarak kılana azap etmem, onu sorgu-suale çekmeden Cennete koyarım") [Hâkim] (Her Peygamberin ümmetine son nefeste vasiyeti namazdır.) [Gunye] Namaz kılmak böyle büyük bir ibadet olduğu için terk edilmesi de çok büyük günahtır. Hanbeli’de namazı terk eden küfre düştüğü için, Şafii ve Maliki’de büyük günah işlediği için ceza olarak katli gerektiği fıkıh kitaplarında yazılıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyheki] (Namaz kılmayanın dini yoktur.) [İbni Nasr] (Namaz kılan, kıyamette kurtulacak, kılmayan perişan olur.) [Taberani] (Namaz kılmayan, kıyamette, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulur.) [Bezzar] (Namazı kasten bırakanın ibadetleri kabul olmaz ve namaza başlayana kadar Allahü teâlânın himayesinden uzak kalır.) [Ebu Nuaym] (Bizimle kâfir arasındaki fark namazdır. Namazı terk eden kâfir olur.) [Nesai] Yukarıdaki hadis-i şerifleri, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklamışlardır: Dinimizde en büyük günahı işleyen kâfir olmaz. Bunun için namaz kılmayana kâfir denmez. Fakat namaz, çok önemli bir ibadet olduğu için, namaz kılmayanın imanla ölmesi çok zayıf bir ihtimaldir. Namaz kılmayanın kalbi kararır, diğer günahları işlemekten çekinmez. Günahlar da insanı küfre sürükler. Bazı âlimler, namaz kılmayanın kâfir olacağını bildirmişlerdir. Bu bakımdan her ne şart altında olursa olsun muhakkak namazı kılmalı! İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak ancak müminlere kolay gelir. Kur'an-ı kerimde, (İman ve ibadet etmek, müşriklere güç gelir) ve (Namaz kılmak müminlere kolay gelir) buyurulmaktadır. Namaz kılmamak, iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek kolaylıkla uymaktır.(1/191,289) Namaz kılmamanın ne kadar büyük günah olduğunu bilen, ayakta duramayacak kadar hasta olsa bile, mutlaka namaz kılar. Ateşin yaktığını bilen kimse, kendini nasıl ateşe atar? Cehennemden kaçan, Cenneti isteyen namaz kılmaz mı? Hadis-i şerifte, (Cenneti isteyip de, Allah’ın yasakladıklarından kaçınmayan, isteğinde yalancıdır) ve (Cenneti isteyen, hayırlı işlere koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar) buyuruluyor. (Beyheki) Tadil-i erkâna riayet etmek vacibdir. Namazın vaciblerinden biri bilerek terk edilirse, o namazı tekrar kılmak vacib olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Hırsızların en büyüğü, namazından çalandır. Yani namazın erkânına riayet etmez, rükû ve secdelerini hakkiyle yerine getirmez.) [Vesilet-ün Necat] (Herkesin namazında, kalbin hazır olduğu kısımlar yazılır. Kalbin hazır olmadığı namaza, Allahü teâlâ nazar etmez.) [Vesilet-ün Necat] Cemaatle namaz kılmak erkeklere Sünnet-i hüdadır. Yani dinimizin şiarı, alameti olan sünnettir. Özürsüz terk etmek asla caiz değildir. Bilhassa yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmak çok önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını, sabahı da cemaatle kılan, gecenin tamamını ibadetle geçirmiş sayılır.) [Müslim] (Münafıklara en ağır gelen namaz, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Bunlardaki ecri bilen, sürünerek de olsa, cemaate gelir.) [Buhari]



 

29 Temmuz 2013 Pazartesi

NÜSÜK, MENASIK kelimeleri tahlili



Öncelikle bir Müslüman (Allah’a teslim olan)ın görevi O’nun dediklerini yapmak, O’na kul (abd) olmak yani O’na uymaktır. Müslüman, teslim olmasının (kendisi için güvenlikli alanın, Allah’ın sistemine girmenin gerekliliğini anlamasının) ardından, kulluğu (emirlere uyması) da O/ Rabbi’nden öğrenir. Kendi kafasına göre takılamaz. Nebileri (3/80), ahbar, ruhbanları ve birbirlerini (9/31) erbab edinemez.


Kulluk, zaten özünde kulun Rabbi ne derse onu yapmasıdır. Rab de kendisine teslim olanı kendi sistemi içinde eğiterek ilerletir.


Kişinin Müslüman olduktan sonra sürdürdüğü hayatı elbette değişecektir. Kendini, kişiliğini Allah’ın istediği şekilde düzeltecek, bu düzeltme içinde yine Rabbi’nin öğrettiği uygulamaları yapacaktır.


Bu uygulamaların birçoğu (salât ve ikame, sıyam/ oruç, sadaka, kurban) İbrahim’le birlikte, hatta daha önceki resul/ nebilerle bize öğretilmiştir. Bu ibadetlerin aynısı Yakup’la birlikte İsa’ya kadar devam etmiştir. Bunlara da neticede “ibadet” denir.


Bu uygulamaların dışında, diğer ümmetlerden ayırıcı olan uygulamalar (zekât, hac’da ve umre’de yapılan bazı uygulamalar ve fidye sistemleri) veya bu uygulamaların yeni versiyonları (namaz 2 vakti, hacc’ın yeni kurallarıyla uygulanışı v.b.), hatta bizim kişiliğimize ait özel uygulamalar da “nüsük” veya “mensek” adı altında karşımıza çıkmıştır.


Neticede kul için başlık ne olursa olsun uygulanma Allah’tan gelen “her görev/ ibadet” içindir.

NUN-SİN-KEF (7 defa)


Sözlükte; Kurban kesimi, ibadet, bayram yapma, hacc vazifeleri veya ibadet yerleri v.b. şekillerde ele alınmıştır.


Araştırmamız neticesinde, (Allah elbette her şeyi en iyi bilendir) şu sonuçlara ulaştık;

NÜSÜK:Bir ümmeti diğer ümmetlerden ayıran, Allah’ın gösterdiği uyulması-uygulanması gereken özel uygulamalar, ibadet şekilleri. 


NÂSİK:Özel kuralları uygulayan


MENSEK:Diğer ümmetlerden ayıran, özel kuralları olan, uygulama biçim-şekli/ şekilleri.



-Her ümmete ait farklı mensekler var.
-Her ümmet bu farklı menseğe uymalı.
-Bu farklılıklarla alakalı da tartışmaya girilmemeli. Davet merciimiz Rabbimiz olmalı.
-Salat(destekleme)ın ikamesi, sıyam (oruç), sadaka (doğrulatma), kurban ibadetlerinin bize (ümmet olarak) ait menseklerden gözükmemesi, ayrı olarak (ve bağlacı ile) zikredilişi önceden (özellikle İbrahim’den) beri uygulanmaları ile alakalıdır. Ama bu uygulamaların bazılarının yeni versiyonları yada ek kuralları da bize sonradan yüklenmiştir. Kulun görevi kendisinden istenen her şeyi yerine getirmektir.

A)NASİK (ismi fail)


22/67. Her ümmet için mensek (uyulması gereken özel uygulamalar) yaptık. Onlar(ın) onu ( o uygulamaları) nasikû (uygulayıcılar) olmaları (için). Artık bu emir/ konumlamada, seninle tartışmasınlar. Ve Rabbine davet et. Şüphesiz sen elbette doğrulanan (yola) hidayetleme  üzerindesin / yönlendiricidesin.


B) EN-NESÎKETE/ EN-NÜSÜK (Uyulması-uygulanması gereken özel uygulamalar)

 
2/196. Ve hac ve umreyi Allah için tamamlayın. Artık eğer mahsur kalır/ kısıtlanırsanız artık hedye (bu halde Kuranda geçen kelime genellikle hacda hidayet edilen gönderilen, kesilen, hediye edilen kurbanlar kastedilmiş) den kolay geleni (vardır). Ve hedye, onun (hedye’nin) mahalline/ serbest kalma yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Artık sizden kim hasta yahut başından kendisine bir rahatsızlığı oldu ise (başından tıraş olabilir). Artık fidye olarak sıyam/ oruç, sadaka veyanüsük (uyulması-uygulanması gereken özel uygulama-lar-) den (vardır). Artık emin olduğunuzda artık hacca -kadar- umreyle faydalanan kimseye artık kolayına gelen hedyeden (vardır). Artık bulamamış kimseye artık hacda üç gün oruç ve döndüğünde de yedi (gün oruç vardır). İşte tam on. İşte; ehli/ ailesi mescidi haramda hazır olmayan kimse içindir ve Allah’a sakındırtın ve bilin; şüphesiz Allah sonlandırmayı şiddetlendiren/ sıkılaştırandır.

NÜSÜK-Î


6/162. De -ki- “Salâtım (desteklemem) ve nüsükum (uyulması-uygulanması gereken -bana- özel uygulamalarım) ve hayatım ve ölümüm; Âlemlerin/ bütün yaratılmışların Rabbi Allah içindir”.


EL-MENSEK(Özel kuralları olan, uygulama biçim-şekli)


22/34. Ve kesim hayvanlarından (behimetil enam) onlara rızıklandırdığımız olanların üzerine Allah’ın ismini anmaları için her ümmete mensek (özel kuralları olan uygulama biçim-şekli) yaptık. Artık ilahınız tek İlahtır. Artık Ona islam olun. Ve Muhbitîn (iman konusunda rahat, güven sorunu olmayan lar) i müjdele. 


22/67. Her ümmet için mensek (özel kuralları olan uygulama biçim-şekli) yaptık. Onlar(ın) onu ( o uygulamaları) nasikû (uygulayıcılar) olmaları (için). Artık bu emir-iş/ durumda, seninle tartışmasınlar. Ve Rabbine davet et. Şüphesiz sen elbette doğru (yola) hidayetleme üzerindesin / yönlendiricidesin.


MENÂSİKE-KÜM(Mensekleriniz/ özel kuralları olan -size özgü-uygulama biçim-şekilleriniz)


2/200. Artık menasıkınızı (özel kuralları olan -size özgü- uygulama biçim-şekil-lerinizi) yerine getirdiğinizde babalarınızı zikrettiğiniz gibi veya daha şiddetli bir zikirle Allah’ı zikredin. Artık İnsanlardan kimisi der -ki- “Rabbimiz bize dünyada ver” onun için ahirette yaratılıştan yoktur.


MENÂSİKE-NÂ(Menseklerimiz/ özel kuralları olan -bize özgü- uygulama biçim-şekil-lerimiz)


2.128. “Rabbimiz bizi sana teslim olanlar/ sürekli güveniciler (müslimler) kıl. Ve zürriyetimizden sana teslim olan ümmet (ümmet: Aynı düşüncede, tarzda olup hareket edenler). Ve menasıkımızı (özel kuralları olan -bize özgü- uygulama biçim-şekil-lerimizi) bize göster ve üzerimize/ bize yönel (tvb). Şüphesiz sen Tevvâb (ziyadesiyle yönelensin), Rahim(acıyan, rahmet edensin)sin