EVLİLİĞİN PÜF NOKTALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
EVLİLİĞİN PÜF NOKTALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Nisan 2015 Cumartesi

MUTLU VE UZUN BİR EVLİLİK HAYATI


Bugünkü yazımızda Nörolog Dr. Mehmet Yavuz'un TÜRKİYE GAZETESİ ilave sayfasında yazdığı
EVLİLİĞİN PÜF NOKTALARI isimli makalesini özetleyeceğim.

Sabırlı, heyecanlı ve nazik bir çift olmak evliliğin ömrünü uzatıyor. Peki bunu nasıl yapacağız?
Aşağıdaki yazıyı okumanız yeterli...


Mutlu bir evliliğin sırrı ince detaylarda saklıdır. Nörolog Dr. Mehmet Yavuz bu konuyu şöyle açıklıyor. Evlilik: sabır, hassasiyet, saygı ve nezaketle beslenmelidir. Evli çiftler birbirlerine karşı çok samimi davranmalı asla birbirlerinden birşey saklamalıdır.


Evlenmek tamam da ya devam ettirmek? Çiftlerin önce evliliğe hazır olmaları gerektiğini söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, evlilikte altın yıla ulaşmanın sırlarını açıkladı.
Mutlu ve uzun yıllar süren bir evlilik, hem kadın hem de erkeklerin ortak hayali olarak öne çıkıyor. Aşkın ve sevginin yıllar içerisinde yerini saygı ve alışkanlığa bıraktığı evlilikler, iki tarafın da karşılıklı göstereceği anlayış ve sabırla güçlü bir iletişimle devam edebiliyor.
Mutlu evliliğin ilk şartı; evliliğe hazır olmak Mutlu bir evliliğin ilk şartı, evlenme kararını verirken acele etmemektir. Kişiler hazır olduklarından emin olmalı, duygular ve mantık aynı noktada birleşebilmelidir.

Dr. Mehmet Yavuz, Evliliklerde mutluluk sırlarını şöyle sıraladı:


Enerjik olunuz. Sevgi, kişideki aktif ve üretici gücün kaynağıdır.  Bu nedenle sevginizi yitirmeyiniz. Birliktelik enerjinizi sürekli taze tutunuz.


Sevginizi bitirmeyiniz. Pek çok araştırma aşkın ömrünün ortalama 2,5 yıl olduğunu söyler. Hatta kimi araştırmalarda bu 1 yıla kadar iner. Günümüzde biten birliktelikler ve gerçekleşen boşanmalar aşkın ömrünün olduğunu kanıtlar niteliktedir. Peki ama diğerleri hala elele tutuşan yaşlanmış ama gözlerinden aşkı okuyabildiğimiz kişiler, onların aşkı neden bitmemiştir. Burada önemli olan aşk bitse bile bunu sevgi ve alışkanlıklara dönüştürüp birlikteliğe devam edebilmektir.  Zamanla tutku kaybolsa bile yakınlık ve bağlılıkla evlilikler devam ettirilmelidir.


Ben değil, biz olun. Narsisizm, agresif tavırlar ve depresif mizaç, birlikteliklerin en önemli düşmanlarıdır. Evliliklerde ben değil, biz olmalıdır. Tek taraflı bencil davranışlar, ilişkiyi bitiren unsurlardır.


Hayal kırıklığından sakının. Belkide en büyük hayal kırıklığı bir hayalin gerçek olmasıdır. Bu nedenle evlilik hayalleri ile hayatlarını birleştirenlerin ilk heyecanları bir süre sonra sönebilir. Bu nedenle çeşitli paylaşımlar ve ortak etkinlik çabaları ile birliktelik heyecanının devam ettirmeye çalışılmalıdır.



Sorumlulukları paylaşın. Çiftler ev içinde ve dışında sorumlulukları eşit düzeyde paylaşmalı, ev işlerinin ve çocuk yetiştirmenin sadece kadına ait olmadığı bilinciyle hareket edilmelidir.

Aynı odayı paylaşın. Ev içinde bir tane tv olmalı ve çiftler aynı programları izlemeye gayret göstermelidir. Sosyal medya ortak kullanılmalı, çiftlerin birbirinden gizledikleri herhangi bir konu olmamalıdır. Farklı odalarda farklı televizyon ya da bilgisayarlarla zaman geçirmek, uzun vadede çiftlerin birbirinden kopmalarına ve uzaklaşmalarına neden olabilir.

Akraba ziyaretlerine önem verilmeli. Her iki tarafın da aileleri dengeli olarak ziyaret edilmeli, aile bağları pekiştirilmelidir.

Konuşmak paylaşmak ve empati yapmak demektir. Böylece birbirlerinin arzu ve isteklerini, eksiklerini öğrenebilirler. Konuşan çiftlerde beraberlikler genelde sonlanmaya gitmez.




Anlayışlı olun. Kadınlar beyin yapısı olarak, erkeklerden daha fazla hassastırlar. Örneğin aşk acısı ve travması yaşayan kadınların üç beyin bölgesinde, erkeklerin ise bir beyin bölgesinde aktivite tespit edilmiştir. Kadınlar daha zor bağlanırlar ve daha geç unuturlar, aşk travmalarından çok daha fazla etkilenirler. Bu nedenle birlikteliklerde objektif ve doğal olmalı, kadınları incitecek davranışlardan uzak durulmalıdır.


Sabırlı olun. İlişkilerde az zamanda çok şey bekleme yanılgısına düşülmemelidir. Olgun bir ağacın habercisi olan fidanı meyvesiz diye kesmeye çalışırsanız hata edersiniz. İlişkilerde yaşadığınız zorluklar karşısında hemen pes etmeyiniz.  Yaşadığınız sorunları, başarısızlıklarınızı ve hatalarınızı öğrenme fırsatı olarak görün.


Bağışlayıcı olun. İlişkinizde yaşadığınız problemler için geçmişe dönüp onları değiştirmeniz mümkün değildir.

İlişkilerinizde cesaretli olun. Cesaret korkusuzluk değil, korkuya rağmen korkulan şeyin üzerine gidebilme gücüdür. Elbette ki her ilişkide sorunlar olacaktır. Sorunlarınızdan kaçmayın onlarla yüzleşin ve asla umudunuzu kaybetmeyin. Belki hatalar yapacaksınız ama yine de yılmayacak, pes etmeyecek ve zamanla büyüyen bir mutluluk kazanacaksınız.

Olumlu düşünün. Aslında düşüncelerimiz de atomlardan oluşan bir enerjidir. Olumlu düşünürseniz etrafınıza pozitif enerji yayarsınız. Siz cenaze evinde gülen bir insan gördünüz mü?, ya da komedi filminde ağlayan. Bu nedenle ilişkilerinizde sürekli iyimser olunuz. Pozitif tavırlarınız sadece ilişkinize değil, kademe kademe hayatınızın her alanına yayılacaktır.





Eleştirilere dikkat. Eleştirileri ve önerileri sen odaklı değil, ben odaklı yapmalıdır. Örneğin "Bu evin hali ne böyle, sen ne dağınık bir kadınsın’’ yerine "Ev dağınık olunca kendimi kötü hissediyorum’’ demelidir. Çünkü sen odaklı bir eleştiri, direk kişiliğine yapılmış bir saldırı olarak algılayacak, o an evi biraz toparlasa bile devamlılığı olmayacaktır. Ya da "Şöyle yapsak daha iyi olabilir mi?, böyle yapsak acaba daha mı iyi olur?’’ türünden çoğul ve yapıcı ifadeler kullanılmalıdır.



Yüz yüze bakınız. Yapılan bilimsel araştırmalar, günde fazla değil en az beş dakika yüz yüze bakmanın, sevgi, şefkat ve muhabbeti arttırdığını göstermektedir. İlişkilerinde canlı bir organizma gibi beslenmesi gerekmektedir. Evliliğin 2,5 yılından sonra duygusal beslenme minimuma iner. Bunun yerini duyma, dinleme ve anlama şeklindeki empatik paylaşımcı iletişim alır.



Mutluluğunuz için hedef koymayın. Ev, araba alınca, çocuğumuz olunca ya da başka bir olay gerçekleşince mutlu olacağız gibi ilişkinize hedefler koymayın. Mutluluk hedef değil uzun bir yolculuktur ve her an yaşanacak bir duygudur. Bunun için araya engeller koymayın.



Hatalara duyarlı olmayın. Yeryüzünde kimse hatasız olamaz. Hatalar tekrarlanmadıkça görmezden gelinmelidir. Gördüğünüz şeyi söylemezseniz hafızanızdan uçup gider. Söylerseniz belleğinizde yer eder. Ayrıca her eleştiriye kulak vermeyin. Çevrenizdeki insanların eleştirilerine ve önerilerine göre yaşarsanız, kendiniz için yaşayamazsınız. Bu yüzden hatalarınıza yönelik olumlu eleştirileri değerlendirin ama kişiliğinize yönelik eleştirilere kulak vermeyin.



Dolayısıyla düzgün, düzenli ve disiplinli yaşamak, kişisel başarının anahtarlarından biridir. Bu ise çoğu kez evlilikle ve düzgün bir beraberlikle mümkün olabilir. Aile toplumun en küçük ünitesidir. Sağlıklı toplumlar, sağlıklı ailelerden oluşur. Sağlıklı evlilikler bir toplumun en sağlam dinamikleridir. Bu nedenle düzenli, başarılı bir yaşam ve sağlıklı, uzun ilişkiler yaşayabilmek için gerekirse psikolojik destek almaktan da kaçınmamalıdır.”

(İHA)

BU VE BENZERİ YAZILAR 
TÜRKİYE GAZETESİNDE
SİZİN BEĞENİLERİNİZE SUNULMAKTADIR.
TÜRKİYE GAZETESİNİ OKUMAK ÇOK KOLAYDIR.
DAĞITIM ELEMANLARI, GAZETEYİ TA KAPINIZA KADAR GETİRMEKTEDİR.
SAYGI VE HÜRMETLERİMLE .
Hasan Güler