1 Haziran 2016 Çarşamba

Google'da organik yükselmek mümkün

Google'da ilk sıralarda yer almak, organik trafik çekmek web sitelerinin sağlıklı gelişmesi, markalaşması ve büyümesi açısından büyük önem taşıyor.

Peki, Google'da yükselmenin organik yolları neler? Blogunuz ya da sitenizi organik olarak nasıl üst sıralarda yer alabilir?

Her zaman söylediğim gibi işin temelinde yine içerik var. Öncelikle iyi bir içerik üreticisi olmak ya da deneyimli içerik üreticileri ile yola çıkmak gerekiyor.

Google artık okuyucuların aradıklarını buldukları siteleri üst sıralarda daha kolay taşıyor. Faydalı, kolay okunabilen, bilgi veren, yol gösteren içerikler hem ziyaretçilerin hem de arama motorunun gözdesi.

Her gün onlarca web sitesi/blog inceliyorum. Biçim ve içerik bakımından birçoğunun yetersiz olduğunu söyleyebilirim. İçeriklerin birçoğu başka kişilere ücret karşılığı yazdırılıyor. Bunları artık kolayca anlayabiliyorum.

Nasıl mı? Çünkü samimiyet yok. Ansiklopedik bir dille yazılmış. Bir yazıya değer katan en önemli şey samimiyet. Okuyucular yazılarda kendilerini çekecek bir şeyler bulmak istiyor. Bir solukta okumak istiyor. Başlıklar berbat, cümle kurgulaması hatalı, imla kurallarına uygunluk yok denecek kadar az.

Doğal bir şekilde yazılan yazılar SEO kaygısı olmadan hazırlandığı için arama motoru gözünde de daha değerli. İşin içine SEO dediğimiz kavram girdiği zaman yazı amacından şaşıyor. Kelime kaygısı, anahtar kelimelerin yazı içinde kullanım sıklığı, bol, italik, linkler falan derken yazı okuyucudan uzaklaşıyor.

Ziyaretçi pastasından pay kapabilmek için en çok aranan anahtar kelimeler içeren aynı başlıkta ve bilgi içeriğinde yazılar ortaya çıkıyor.

Örneğin elmanın faydaları hakkında bir arama yapacaksınız. Google'a "Elmanın faydaları nelerdir?" yazıp sorguladığınızda bu başlığı taşıyan yüzlerce site ile karşılaşacaksınız.

Kullanıcılar doğal olarak birinci sayfada ilk sıralarda yer alan başlıkları tıklayacak. Diğer sayfaları görmeyecek bile. Dolayısıyla elmanın faydaları başlığına sahip yüzlerce site bu içerikten fayda göremeyecek. Bu yaklaşım internetteki bilgi kirliliğinin en büyük sebebi.

Bunun gibi birçok örnek verebilirim. Bu noktada nitelikli içerik üretimi, içeriğin ve başlığının ilgi çekici şekilde kurgulanması önemli. Araştırmamak, sorgulamamak, tembellik web dünyasında da kaliteli işlerin ortaya çıkmasını engelliyor.

Oturup araştıracak, zengin kaynaklardan beslenecek, uzun yıllar okunabilecek bir yazı ortaya çıkaracak kişi sayısı çok az. Sağdan soldan derleme cümleler ile makale oluşturuluyor ve özgün diye pazarlanıyor. Kandırmayalım birbirimizi. Kelime dağarcığı zayıf kişilerin yazdığı o yazılar çöpten başka bir işe yaramaz. Herkes en donanımlı olduğu alanlarda içerik üretmeli.

Mesela, estetik konusunda hiçbir bilgisi olmayan insanların özgün makale yazması size doğru mu? Sağlıklı bir şey mi? Hadi yazdı diyelim. Bu yazıyı sitenize ekleyip ziyaretçi çekebilir misiniz? Rekabetin yoğun olduğu estetik sektöründe estetik merkezleri Google Adwords reklamları ile zaten ilk sayfada.

Öyle bir makale yazılmalı ki estetik yaptıracak bireyler bunu organik bir şekilde bulsun ve okusun. Maalesef bu mantıkla hareket edilmiyor. Kalite çok düşük. Web sitesi sahiplerinin ucuz ve kalitesiz makalelere verdiği paralara acıyorum.

3 yıldan fazla bir süredir bu blogda yazıyorum. Şu ana kadar 500'e yakın yazı yazdım. On binlerce kez okunan birçok yazım var. 3 sene önce yazdığım ve her gün trafik aldığım yazılarımın olması yukarıda anlattıklarımı özetliyor. Uzun ömürlü içerik kavramının önemi bu işte.

Blogumun organik bir şekilde yükselmesi için neler yaptım?

Hedef kitlemi belirledim. Kimlerden oluşuyordu bu kitle? Blog yazmak isteyenler, blog yazarlığı yapanlar, iletişim fakültesinde okuyanlar ya da mezunlar, haber sitesi kurmak ve internet haberciliği yapmak isteyenler, pr ajansı çalışanları, sosyal medya uzmanı olmak isteyenler, dijital pazarlama ve dijital pr ile ilgilenenler, içerik editörü olmak isteyenler, yazarak para kazanmak isteyenler, internetten para kazanmak isteyenler, gazete-dergi çıkarmak isteyenler.

Bu kitlenin ihtiyacı olabilecek konu başlıklarını araştırdım, listeledim. Hala o listeden faydalanıyorum.

Kendime has anlatım tarzımla, okuyucuları sıkmayacak şekilde nitelikli ve uzun ömürlü yazılar hazırlamaya yöneldim. İçimden yazmak geldiği her an yazdım.

Yazdıkça, yazılarımı kendi hesaplarımda paylaştıkça organik bir şekilde trafik almaya başladığımı gözlemledim.

Yazılarım sayesinde okuyucuların dikkati çekmeyi başardım. Ziyaretçi sayım yavaş yavaş artmaya başladı. Benim için önemli olan az ama nitelikli okuyucuya ulaşmaktı.

Organik ziyaretçiler sitedeki diğer içerikler ile de yakından ilgileniyor. Okuyor, reklam varsa tıklıyor. Okur ile etkileşimi yüksek siteler uzun vadede daha kazançlı.

Yazılarıma yorumlar gelmeye başladı. Bilgi ve danışmanlık talebi olanlardan mailler almaya başladım.

Mailleri gün içinde cevapladım. Yorum moderatörlüğü yaptım. Yorumlar fırsat buldukça yanıtladım. Okuyucuların her biri benim için önemli.

Zaman içinde blog dünyasında kendime ufaktan bir network oluşturdum.

Blog ile kişisel yeteneklerimi pazarlamaya başladım.

İçerik yazarlığı yaptım, basın bülteni hazırladım, tanıtım yazısı yayınladım, doğal SEO çalışmaları yaptım, blog ve online habercilik konusunda eğitimler verdim. Firmalara ve kişilere danışmanlık hizmeti sundum.

Blogumu satın almak isteyen kişiler bile çıktı.

Hayal gibi gelebilir ama bunların hepsi okuduğunuz sıfır maliyet ile oluşturduğum bu blog ile gerçekleşti. Açıkçası işin bu boyuta geleceğini tahmin etmemiştim.

Samimiyet, iyi niyet, prensipli çalışmak, öğrenmeye açık olmak birçok kapıyı er ya da geç açıyor.

Bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum

Organik ziyaretçi çekmek neden önemli?












30 Mayıs 2016 Pazartesi

Google News uyumlu haber nasıl olmalı?

Google News, haber sitesi sahipleri için yüksek trafik ve kazanç elde etmede birinci araç olarak görülse de işler öyle sanıldığı kadar kolay değil.

Google News kaydı olduğu halde ziyaretçi çekemeyen, spam ve kopya içerikler ile dolu birçok site ortalama 5-10 bin TL'den webmaster forumlarında satışa çıkarılmış durumda.

Bu siteleri büyük umutlar ile News'e sokanlar işler umdukları gibi gitmeyince siteleri satışa çıkarıyor.  Sırf News kaydı var diye bir siteye 10 bin TL verilir mi? Bence verilmez.

Son yıllarda News'e dahil edilen birçok site haberden uzak. Sırf daha fazla ziyaretçi çekmek ve Adsense'den daha fazla kazanabilmek adına spam içerikler ile yol almaya çalışıyorlar.

Bu tür sitelerin er ya da geç News'ten eleneceği bir gerçek. Google zaman zaman temizlik yapsa da yetersiz kalıyor. Yüzlerce haber sitesi News'te yer almayacak türde. Çünkü içerik yönetimi gerçek anlamda sorunlu.

News başvurusu yapmayı düşünen ya da News kayıtlı haber sitesi sahibi olanların webmaster forumlarında cevabını aradığı en önemli sorulardan biri de "Google News uyumlu haber nasıl olmalı?" sorusu oluyor.

Google News uyumlu haber diye bir şey var mı?

Google News için özel bir haber formatı yok.

Haberin temel özelliklerine dikkat edilmeli. Nedir bu özellikler? Başlık, spot, gövde metni, ara başlık, haber fotoğrafı, haber videosu, haber ile en alakalı anahtar kelimeler, benzersiz URL yapısı.

Haberin başlığı haber ile alakalı olmalı. Anahtar kelime içerebilir. Kesinlikle spam şeklinde olmamalı.

Spot cümle haber ile alakalı genel bilgiyi vermeli. Çok uzun olmamalı. Anahtar kelime içerebilir. Spam olmamalı.

Gövde metni haber ile ilgili tüm bilginin yer aldığı en önemli kısım. Haber dilinde oluşturulmalı. İmla kurallarına uygun, tekrara düşmeyen, spamdan uzak, anahtar kelime çöplüğüne dönmemiş olan bir yapıda olmalı.

Ara başlık haberin daha kolay okunması açısından önemli. Ara başlık atarken de dikkatli olmak lazım. Anahtar kelime içermesi, ilgili paragrafı özetlemesi gerekiyor.

Haber fotoğrafı: Haber fotoğrafı özgün olmalı, haber ile uyumlu olmalı, çözünürlüğü yüksek olmalı. Üzerine yazı yazarak fotoğrafın etkisi azaltılmamalı.

Haber videosu da haber fotoğrafı ile aynı özellikleri taşımalı.

Haber siteye eklenirken kullanılacak anahtar kelime sayısına dikkat edilmeli. Anahtar kelime öbekleri tercih edilmeli. İçerik ile akalalı olmalı. Aynı anlama gelebilecek kelimelerden uzak durulmalı.

URL yapısı benzersiz ve kalıcı olmalı. News kayıtlı birçok sitede haber url'lerine baktığınızda sonunun 34690h.htm ya da h34690.html gibi uzantılar ile bittiği görürsünüz.

Bu URL yapısını kullanan sitelerde yer alan ortalama haber sayısı hakkında da bilgi sahibi olmak mümkün. Her yeni haber girdikçe URL ID numarası da artar.

Google Haberler genel yönergeleri ise şunlar:

Haber içeriği

Google Haberler'e dahil edilen siteler, kitlemizin önemli veya ilginç bulduğu konularda güncel haberler vermelidir. Nasıl yapılır makalelerini, tavsiye köşelerini, iş ilanlarını veya hava tahminleri ve hisse senedi verileri gibi salt bilgilendirme amaçlı içeriği genellikle dahil etmeyiz.

Habercilik standartları: Özgün habercilik ve dürüstçe atıfta bulunma gibi ilkeler gazeteciliğin köklü değerleri olduğu bilinse de buna günümüz medya yapısında maalesef dikkat edilmiyor. Sitenizde başka kaynaklardan toplanan içerik yayınlanıyorsa, bunları asıl çalışmalarınızdan ayırmanız gerekli.

Yetkinlik: En iyi haber sitelerinde yetkinlik ve uzmanlık değerleri göze çarpıyor. Uzman olduğunuz alana yönelik içerikler üretebileceğiniz, özel haber üretebileceğiz bir haber sitesi yapısı kurmanızda fayda var.

Sorumluluk: Kullanıcılar, yazar biyografilerinin yanı sıra e-posta adresleri, posta adresleri ve telefon numaraları gibi açıkça erişilebilir iletişim bilgilerine sahip haber sitelerini daha değerli bulduklarını belirtiyor. Künye bilgilerinin eksiksiz doldurulması ve açıklayıcı olması lazım

Okunabilirlik: Doğru yazım ve dil bilgisiyle anlaşılır bir şekilde yazılan makaleler çok daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Haber yazım kurallarına uymak, objektif metinler üretmek gerek. Dikkat dağıtan reklam ve otomatik yüklenen video kullanımınızın sınırlandırılması da, kullanıcıların makalenizin içeriğine daha kolay odaklanmasına olanak tanıyor.

Google Haberler teknik yönergeleri

Google Haberler, haber sitelerini otomatik olarak taramak için bir bilgisayar algoritmasından yararlanıyor.

Hangi web sayfalarının gerçekten makale içerdiğini belirlemesine yardımcı olmak için, haber sitelerinin teknik yönergelere uygun olması gerektiğini ifade ediyor.

Makale URL'lerinizin benzersiz ve kalıcı olduğundan emin olun.

Makale Bağlantıları. Tarayıcımız sitenizi tararken, en azından birkaç kelime içeren bağlantı metinlerine sahip HTML bağlantılarını arar. JavaScript'i, grafik bağlantılarını veya çerçevelerin içindeki bağlantıları taramıyor. Tarayıcı yalnızca HTML makalelerini dahil edebiliyor. PDF veya HTML haricindeki biçimler taranmıyor.

İçeriğinizin Google Haberler'e dahil edilebilmesi için, kullanıcı aracısının sitenizi tarayıp dizine ekleyebilmesi gerekiyor.

Şu anda ses dosyası veya multimedya içerik dahil edemiyor. Ancak, bazen bu tür içeriğe sahip sayfalardaki ek metinleri tarayabiliyor ve bazı YouTube videolarına yer verebiliyor.

Google News ekibi, Zorunlu olmasa da Search Console hesabınız üzerinden bir Google Haberler Site Haritası göndermenizi öneriyor.

Site haritanızı, siteniz ekibimiz tarafından incelenip onaylanmadan önce gönderdiğiniz takdirde, site haritanızla ilgili hata mesajları alabileceğinizi unutmayın.




DİKKAT ! PAYPAL Artık Türkiye'de Yok

paypal kapandı

     Değerli takipçiler. Sıcağı sıcağına bir haberi size duyurmak istiyorum. Ne yazık ki bugün internetten kazanç sağlayanların ve freelancer iş yapanlar için kara bir gün. Türkiye'de bu işleri yapanlar için alternatifi bulunmayan PayPal ödeme istemcisi artık Türkiye'de faaliyetlerini durdurduğunu ana sayfasından duyurdu.

     Bundan 1-2 ay önce PayPal Nakit Kart hizmeti iptal edilmişti. Aslında bir sorun olduğu o zamandan belliydi ama PayPal'ın üyeler arası para transferini durduracağına hiç ihtimal vermiyorduk. BDDK ile yaşanan lisans sorunu aşılmazsa maalesef bu durum kalıcı bir hal alacak.

     Detayları aşağıdaki görselde görebilirsiniz fakat altını çizerek hatırlatayım son gün 6 Haziran 2016. Yani 6 Haziran'a kadar PTC ve Anket vs.. sitelerdeki paranızı PayPal hesabınıza çekmeye çalışın, yoksa bu mümkün olmayacak. Sonrasında ise bakiyenizdeki parayı banka hesabınıza aktarmada herhangi bir kısıtlama yok.

     Üzülerek belirtiyorum ki PayPal olmadığı zaman bloğumuzdaki bir çok kazanç yöntemi işe yaramayacak, Buna NeoBux, Clixsense'de dahil. Alternatif olarak paranızı Payza'ya da çekebilirsiniz fakat Payza şu an için yüksek komisyon oranları nedeniyle Türkiye'de ikamet eden kullanıcılar için cazip değil. (En azından küçük meblağlar için.)

     Yakında Bitcoin, Payza vs.. alternatif ödeme istemcileri ile ödeme yapan siteler hakkında bilgi vermeye gayret edeceğiz fakat temennimiz odur ki PayPal ile BDDK arasındaki sorun çözülsün ve PayPal yeniden Türkiye'de faaliyete başlasın.


Yıldızlı Popüler Yazılar Eklentisi

Blogger’ın gadgetlar listesinde bulunan “Popüler Yayınlar” eklentisini çoğu blogger kullanıyor. Bu eklenti; son 1 ay, son 1 hafta veya tüm zamanların en çok okunan yazılarını gösteren faydalı bir eklenti.

Blogger’ın çoğu gadgetı gibi popüler yayınlar gadgetını da özelleştirme şansımız var. Bu yazıda paylaşacağım kodlar ile popüler yazılar eklentisine ziyaretçilerin ilgisini çekecek ve blogunuzu daha orijinal gösterecek yıldızlı oylama sistemini ekleyeceğiz.

Yıldızlı Popüler Yazılar Eklentisi


Bu özellik en popüler yazınızı 5 yıldızlı olarak gösterirken , sırasıyla 4,5 – 4 – 3,5 – 3… yıldız diye gidiyor. Uygulamak için sırasıyla şu adımları izleyin:

1. İlk olarak şablonda <head> kodunu bulun ve bunun altına font awesome kodunu ekleyin. Eğer daha önce font awesome kodunu eklediyseniz tekrar eklemenize gerek yok.

<link href='//netdna.bootstrapcdn.com/font-awesome/4.5.0/css/font-awesome.min.css' rel='stylesheet' type='text/css'/>

2. Şablonda ]]></b:skin> kodunu bulun ve üzerine şu stil kodlarını ekleyin.

.PopularPosts ul{background:#fff;list-style:none;margin:0;padding:5px 5px 0;overflow:hidden;border-top:none} .PopularPosts li,.PopularPosts li img,.PopularPosts li a,.PopularPosts li a img{margin:0;padding:0;list-style:none;border:none;background:none;outline:none} .PopularPosts ul{margin:0;list-style:none;color:#64707a} .PopularPosts ul li img{background:#fafafa;display:block;margin:0 10px 0 0;width:60px;height:60px;overflow:hidden;float:left;} .PopularPosts ul li{position:relative;background-color:#fff;margin:0;padding:.7em 0!important;border:0;position:relative;border-bottom:1px solid #F1F1F1} .PopularPosts ul li:before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f005\f005\f005';display:inline-block;position:absolute;color:#F29B10;text-align:center;bottom:0;right:0;margin:9px 0;font-size:11px;padding:0;font-weight:normal;line-height:normal;transition:all .3s} .PopularPosts ul li:nth-child(1):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f005\f005\f005';} .PopularPosts ul li:nth-child(2):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f005\f005\f123';opacity:.9} .PopularPosts ul li:nth-child(3):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f005\f005\f006';opacity:.85} .PopularPosts ul li:nth-child(4):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f005\f123\f006';opacity:.8} .PopularPosts ul li:nth-child(5):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f005\f006\f006';opacity:.75} .PopularPosts ul li:nth-child(6):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f123\f006\f006';opacity:.7} .PopularPosts ul li:nth-child(7):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f005\f006\f006\f006';opacity:.75} .PopularPosts ul li:nth-child(8):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f123\f006\f006\f006';opacity:.7} .PopularPosts ul li:nth-child(9):before{font-family:fontawesome;content:'\f005\f006\f006\f006\f006';opacity:.75} .PopularPosts ul li:nth-child(10):before{font-family:fontawesome;content:'\f123\f006\f006\f006\f006';opacity:.7} .PopularPosts ul li:hover:before{opacity:1} .PopularPosts ul li:first-child{border-top:none} .PopularPosts ul li:last-child{border-bottom:none} .PopularPosts ul li .item-title a,.PopularPosts ul li a{color:#333;font-size:13px;} .PopularPosts ul li a:hover{color:#2476e0;} .PopularPosts .item-thumbnail{margin:0;} .PopularPosts .item-snippet{display:none} .PopularPosts .item-title{font-weight:700;padding-bottom:.2em;padding:0 5px}

3. 3. Son olarak Yerleşim > Gadget Ekle > Popüler Yayınlar diyerek gadgetı ekleyin ve ayarları resimde görüldüğü gibi yapın.

Popüler yayınlar

Blog yazarlığı eğitimi, blog kursu alın

Blog açmak ve blog yazarlığı yapmak isteyen kişiler için kaliteli blog oluşturma, faydalı ve uzun ömürlü içerik üretimi büyük önem taşıyor.

Bu noktada blogger olmak isteyen kişilerin blog açmak ve yönetmek, SEO uyumlu yüksek kaliteli içerikler üretmek, blog ile kazanç yöntemleri, arama motorunda üst sırada yer almak için yeterli olabilecek SEO bilgisi, sosyal medya yönetimi gibi temel konuları iyi özümsemesi gerekiyor. Bu noktada blog yazarlığı eğitimi almak blog yazarlığını bilinçli ve kaliteli yapma noktasında bir avantaj sağlıyor.

Kimler blog yazarlığı eğitimi almalı?

Markaların online mecralardaki iletişim ve içerik düzenlemesi konusunda istihdam edilen site sorumluları, halkla ilişkiler çalışanları, kurumsal iletişim departmanı çalışanları,

Ürün ve hizmetlerini hedef kitlelerine ulaştırmak isteyen markalar, firmalar, şirketler,

Online mecrada görünür olmak isteyenler,

Marka bilinirliğini ve online medyada görünürlüğünü artırmak isteyen kurumsal firmalar,

Firma web sitelerini hedef kitlelerine ve potansiyel müşterilerine ulaştırmak isteyenler,

Blogger olmak isteyenler, 

Kişisel blogları ile gelir elde etmek isteyenler,

Kişisel web sitelerini/bloglarını arama motorlarında üst sıralara çıkarmak isteyenler,

Mesleğindeki bilgi birikimini ve tecrübelerini paylaşmak, otorite konumunda olmak isteyen profesyoneller,

Kariyerine yatırım yapmak isteyen üniversite öğrencileri.

Blog yazarlığı eğitimi içeriği

Başlangıç

Blog nedir?

Neden blog yazarlığı?

Blog yazarlığının katkıları

Blog altyapıları hakkında bilgiler

Blog ismi bulma ve marka olacak şekilde konumlandırma

Blog konusu bulma

Alan adı yönlendirme (Blogger için)

Ücretsiz blog açmak ve yönetmek

Blog hesabı alınması,

Blog teması seçimi,

Blog teması kurulumu, tema değişikliği

Ücretsiz blog teması bulmak,

Blog ile ilgili ayarların yapılması

Blog teması Türkçeleştirme

Sayfa yapılarının oluşturulması (Anasayfa, Hakkımda, İletişim, Reklam vb.)

Blog yazarlığına giriş

Blog yayın politikası belirleme (Kişisel, sektörel, kurumsal)

Blog içerik dilini belirlemek

Blog yazısı için konu bulma

Blog yazısı nasıl yazılır? SEO uyumlu yazı pratikleri

Blog içeriğine uygun görsel seçimi,  kullanılacak görsellerin temini,

Blog yazısı düzenleme, yayına alma

Blog içeriği üretim periyodu

Blog yazısı yayına aldıktan sonra yapılması gerekenler

Blog ile ilgili sosyal medya hesapları oluşturulması

Blogun sosyal medyada konumlandırılması

Bloglarda yorum yönetimi

Bloga ziyaretçi çekmenin yolları

Blog verilerini analiz etme, blog ölçümleme (Google Analytics, Alexa vb.)

Blog SEO optimizasyonu,

Blog anahtar kelime analizi ve kullanımı

İlgi çeken ve okunabilecek içerikler oluşturma püf noktaları

Marka blog oluşturma yolları

Blog ile para kazanma yolları

Blog yazarlığında yapılması ve yapılmaması gerekenler

Blog okuyucuların içeriklerden ve blog yazarından beklentileri

Örnek blog oluşturma, uygulamalı eğitim

Blog eğitimi alın

Blog yazarlığı eğitimi almak istiyorsanız detaylar için benimle medyaistasyonu@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz.

Maillerinizi gün içinde cevaplayacağım.















27 Mayıs 2016 Cuma

Alman-Türk kaygı tiyatrosu

F. Alman şansölyesi Merkel’in hafta başında yaptığı Türkiye ziyareti, kamuoyuna yönelik kaygı tiyatrosu rezaletini bir kez daha gün yüzüne çıkardı. »Vize muafiyeti«, »laiklik«, »Geri Kabul Anlaşması«, »Terörle Mücadele Yasası« gibi konularda »kaygılar« dile getirildi, Türk tarafı geleneksel »AB yegâne seçenek değil« çıkışını yaptı, burjuva medyası da »aman anlaşma bozulmasın« kaygılarını haberlerine taşıdı. Peki, sonuç? Yola aynen devam.

Türkiye’nin otoriterleşmesinden »kaygı« duymaktan ve umutlarını AB’ne veya »ağır abilerin« AKP’yi bölmesine bağlamaktan başka bir şey yapmayan küçük burjuva liberalleri hâlâ bu umutlarını koruya dursunlar, biz bu tiyatronun arka planına kısaca göz atalım.
F. Alman emperyalizmi için Türkiye son derece stratejik öneme sahip olan bir partner. Son günlerde F. Alman strateji kurumlarının yaptıkları değerlendirmelerden, Türkiye’nin F. Alman tekelleri için uzun vadeli kâr olanakları yaratacak bir ülke ve Ortadoğu’nun kaynaklarına uzanan jeostratejik bir köprü olması nedeniyle de, F. Almanya’nın bölgedeki etkisini artırmak için vazgeçilmez bir »mevkii« olarak görüldüğünü okuyabiliyoruz.
Türkiye hâlâ iştah kabartıyor, çünkü: genç nüfusuyla uzun vadeli altyapı ve tüketim gereksinimleri sürekli artıyor, milyarlarca Euro’yu bulan büyük altyapı yatırımları planlanıyor, sadece enerji sektöründe – aralarında F. Alman sermayesinin ilgisini çeken yenilebilir enerji yatırımları olmak üzere – 100 milyar Euro’yu aşan yatırımların yapılması bekleniyor ve F. Alman askerî-sınaî kompleksinin ağzını sulandıran silahlanma ve yüksek teknoloji bütçeleri büyütülüyor.
Türkiye’nin Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu Üçgeninde »merkezi dış politik aktör« olduğu değerlendirmesini yapan F. Hükümet, Türkiye’nin Ortadoğu ve Merkez Asya’daki kaynaklara yol veren bir köprü olmasının yanı sıra, »Almanya’nın enerji tedarikini çeşitlendirmesi ve İran, Irak ve Hazar Denizi Havzasından yapılacak enerji nakliyatı için öneminin artacağı« görüşünde. Türkiye bununla birlikte Suriye’de merkezi rol oynuyor, Barzani üzerinden Irak’ta mevzii kazanıyor ve Rusya’ya karşı saldırgan bir politika izliyor. Suriye ve Irak’taki etkinliğini artırmak isteyen F. Almanya için Türkiye ile işbirliğinin derinleştirilmesi bu nedenle »jeopolitik gerçeklerin dayattığı bir zorunluluk« olarak görülüyor.
İşbirliğinin somut hâlini ise İncirlik NATO üssünde F. Alman Tornado’ları için hazırlanan ve toplam 65 milyon Euro’ya mal olacak yerleşke inşasında görebiliriz. Berlin ve Ankara hâlihazırda F. Alman savaş uçaklarının Türkiye’de uzun vadeli konuşlandırılması konusunu görüşüyorlar.

Arka plana böylesi bir kısa bakış bile, dile getirilen »kaygıların« ve »seçenek farklılıklarının« safsata olduğunu, mülteci sorununun bir araç olarak kullanıldığını, asıl söz konusu olanın bölgedeki kaynaklara ve etki alanlarına yönelik, sermaye çıkarlarını gözeten stratejiler olduğunu gösteriyor. Şu çok açık: otoriterleşme veya diktatörlük yönündeki gelişmelerde F. Almanya’dan veya AB’den »yardım« bekleyenler fena yanılıyor. Diktatörlüğü engellemenin yegâne yolu, Türkiye işçi sınıfının devrimci güçleri ile Kürt Özgürlük Hareketinin ezilenler ve sömürülenler lehine verecekleri ortak mücadeledir. Başka bir yol yoktur.

26 Mayıs 2016 Perşembe

Firma tanıtım yazısı ihtiyacınız mı var?

Firma tanıtım yazısı, firmasını hedef kitleye en etkili şekilde tanıtmak isteyen ya da yeni iş bağlantıları kurmak isteyenler için büyük önem taşıyor.

Tüketicilerin çoğu bir firmanın kurumsal web sitesine girdiğinde o firma ile ilgili bilgi edinmek için "Hakkımızda" sayfasını inceliyor. Birçok firmanın kurumsal web sitesindeki "Hakkımızda yazısı" profesyonellikten oldukça uzak.

Firma sahipleri kurumsal web sitelerindeki metinlerin profesyonelce üretilmiş olmasına pek önem vermiyor. Halbuki kurumsal siteler firmaların internetteki en önemli yüzü. Bu yüzden online mecralardaki firma tanıtımı için daha özenli davranmak gerekiyor.

Kurumsal web sitesi biçim ve içerik bakımından profesyonellikten uzak firmalara tüketicilerin de önyargı ile yaklaşabileceğinin unutulmaması lazım. Online itibar ve ilk izlenim açısından buna dikkat edilmesinde fayda var.

Firma tanıtım yazısı hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin ulaştığı ilk adreslerden biri olan www.medyaistasyonu.blogspot.com, birçok firma için tanıtım yazısı konusunda profesyonel çözümler sundu.

Firma tanıtım yazısı, firma tanıtım maili, başka şirketlere gönderilecek tanıtım mailleri konusunda profesyonel destek istiyorsanız bana medyaistasyonu@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Firmanız, ürün ve hizmetleriniz ile ilgili firma tanıtım yazısı ve diğer içerik türleri konusunda size destek olabilirim.



25 Mayıs 2016 Çarşamba

İnce çelişkiler

ABD ve F. Alman emperyalizmlerinin Rusya ve Çin çelişkileri üzerine
2016 Mart’ında Pentagon’un Doğu Avrupa’ya 4.200 asker, 250 tank ve 1.700 araçtan oluşan bir tank tugayını konuşlandırma kararını alması, Avrupa’daki burjuva basınında tartışmalara yol açtı. ABD böylelikle Avrupa’da üçüncü tugayını konuşlandırmış ve nihâyetinde F. Almanya ve İtalya’dakilerle birlikte toplam 69 bin ABD askeri Avrupa’da görev yapıyor olacak. Pentagon aynı zamanda Avrupa’daki askeri harcamalarını dört katına çıkartarak, toplam 3,4 milyar Dolar’a yükseltme kararını aldı. Ayrıca NATO’nun »Response Force« adı verilen roket savunmasındaki asker sayısı 13 binden 40 bine çıkartılacak ve Polonya’da konuşlandırılmış olan çok uluslu kolordu teyakkuz hâline geçirilerek, Rusya sınırlarında nükleer silah kullanımı simülasyonunu yapacak.

Avrupa’daki, ama özellikle F. Almanya’daki burjuva basınını heyecanlandıran bu haberler, Polonya ve Baltık ülkelerindeki gerici-milliyetçi hükümetleri sevindirirken, F. Alman sermaye kesimleri arasında kaygılı seslerin yükselmesine neden oluyor. Askerî açıdan Avrupa’daki güçler dengesinin NATO lehine olduğu, Stockholm’deki SIPRI enstitüsünün verilerine göre NATO’nun geçen yıl silahlanmaya 862 milyar Dolar harcadığı, ama Rusya ve müttefikleri olan Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın toplam 70 milyar Dolar harcadıkları bir durumda, alınan bu kararların ABD ve NATO’nun Rusya’ya karşı bir savaş hazırlığı içinde oldukları kanısını güçlendirebilir. Mesele sahiden öyle mi?
ABD’nin Pasifik stratejisi temelinde aldığı ve 2020’ye kadar deniz kuvvetlerinin üçte ikisini Pasifik bölgesine konuşlandırma kararını ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne yönelik »kuşatma operasyonunun« büyük bir hızla devam ettiğini de düşündüğümüzde, ABD ve NATO’nun dünyanın iki büyük ülkesine karşı açık bir saldırganlık politikasını izlediklerini tespit edebiliriz. Ancak bu saldırganlık politikasının, içerdiği tüm nükleer savaş tehdidine rağmen, kısa vadede Rusya ve Çin’e aynı anda yönelen bir savaşa dönüşme olasılığı pek güçlü değil.
Peki ama, ABD’nin bu adımları hangi anlama geliyor? Avrupalı emperyalist ülkeler, bilhassa F. Alman emperyalizmi ABD’nin adımlarına neden rezervli tavır sergiliyorlar? ABD emperyalizmi ve F. Alman emperyalizminin öncülüğündeki AB’nin bunca örtüşen çıkarlara, dünyanın muhtelif bölgelerinde kimi zaman ortaklaşa, kimi zaman da karşılıklı destekle müdahale ve vekalet savaşları yürütmelerine rağmen bu emperyalist güçler arasında Rusya ve Çin konusunda hangi çelişkiler mevcut, bunların ardında ne yatıyor? Okumakta olduğunuz bu yazıda bu ince çelişkileri irdelemeye çalışacağız.
ABD devlet aklı, Rusya ve Çin
Gazetemizin daha önceki sayılarında yayımlanan yazılarımızda belirttiğimiz gibi, ABD emperyalizmi »Sovyetler Birliği benzeri stratejik rakip olabilme potansiyeline sahip güçleri engellemeyi ve bastırmayı« öngören ve »Wolfowitz Doktrini« adı altında tanınan politikayı devlet aklı hâline getirdi. 1990’lardan bu yana da mütemadiyen dış politikasını bu devlet aklına uygun bir biçimde geliştirmekte ve öncülüğünü yaptığı NATO’yu bu hedefler temelinde biçimlendirmeye çalışmaktadır.
Her ne kadar Rusya’yı »NATO üyesi ülkelerle çerçeveleme« planı, Rusya’nın 2008 Kafkasya Savaşını lehine sonuçlandırması ve güncel Ukrayna krizi çerçevesinde Kırım’ı Rusya Federasyonu topraklarına alması nedeniyle gerçekleştirilememiş olsa da, ABD bu planından vazgeçmiş değildir. Aynı şekilde Pasifik bölgesinde »serbest ticaret bölgesi antlaşmaları«, ortak güvenlik politikaları, Japonya’nın militaristleştirilmesi, Vietnam gibi ülkelerle yakınlaşma vs. üzerinden Çin Halk Cumhuriyeti’ni kuşatma politikası tüm hızıyla devam etmektedir.
Ancak gerek Rusya, gerekse de Çin ABD emperyalizminin bu adımlarını sessizce seyretmemekte, askerî yetkinliklerini artırmakta, etki alanlarını genişletmeye çalışmakta ve gerek emperyalist güçlerin, gerekse de işbirlikçi ülkelerin aralarında olan çıkar çelişkilerini kendi lehlerine kullanmaya çalışmaktadırlar. Özellikle Çin ordusunun modernizasyonuna ve silahlanmaya devasa bütçeler ayırarak, ABD’nin »caydırıcılık« politikasının karşısına kendi caydırıcılık politikasını çıkartmakta, Hinterlandını – örneğin Güney Çin Denizinde dolgularla adalar yaratıp, hava ve deniz güvenlik alanları ilân ederek – güvence altına almaya çalışmaktadır. Aynı zamanda müthiş büyüklükteki Dolar rezervleri ve ABD devlet tahvillerini elinde tutması sayesinde, ABD’nin en büyük alacaklısı olması vesilesiyle, ekonomik »aslarını« kullanabileceğini göstermektedir.
Buna karşın Rusya, NATO’nun Doğu Avrupa’ya genişlemesini ve NATO ordularının Doğu Avrupa’ya konuşlandırılmasını »ülke güvenliğine yönelik tehdit unsuru« olarak görmesine ve üç tümen askeri Batı sınırında konuşlandırmasına rağmen, ABD’nin aldığı son kararları akut savaş hazırlığı olarak algılamıyor. Rus hükümetinin bu yıl orduya ayrılan bütçenin »yüzde 5 azaltılması« ve silahlanma giderlerinde »yüzde 10 tasarrufa gidilmesi« kararlarını bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. Bu açıdan Rusya’nın asıl savaş tehdidinin vekalet savaşlarının yürütüldüğü ihtilaf bölgelerinde arttığını düşündüğünü ve Avrupa’daki emperyalist devletlerin – henüz – Rusya ile sıcak savaşa girmekten çekindikleri değerlendirmesini yaptığını tahmin etmek zor değil.
Ama gene de bu durum, dünyayı kasıp kavuracak bir nükleer cehennem tehlikesinin azaldığı anlamına gelmiyor ne yazık ki. Risk değerlendirmesinde yapılabilecek hatalar, bu temelde alınabilecek yanlış kararlar ve atılabilecek irrasyonel adımlar, meşum sonuçlara yol açabilirler. Kaldı ki Doğu Avrupa’daki it dalaşı, Polonya ve Baltık ülkelerindeki gerici-milliyetçi rejimlerin kızıştırmasıyla sıcak savaşa dönüşme potansiyelini içinde barındırmaktadır hâlâ.
F. Alman sermayesinin kaygıları
Avrupa’nın en gerici ve en saldırgan emperyalist gücü olan F. Almanya, ABD emperyalizmi ile olan tüm ortaklığına rağmen, ABD’nin Rusya ve Çin politikalarının kendi sermaye çıkarlarına zarar verebileceği görüşünde. Bu görüşün hakim olmasının ardında F. Alman sermaye fraksiyonları arasında farklı çıkarlara dayanan değerlendirme farklılıklarının yattığı söylenebilir. Bu farklılıkları diğer AB ülkelerinde de görmek olanaklı.
Örneğin Rusya’nın önemli ekonomik partnerlerinden birisi olan İtalya’da, gene Mart ayında Dışişleri Bakanı AB’nin Rusya’ya yönelik olan yaptırımları »tartışmadan« uzatmasının yanlış olacağını açıkladı. Nisan başında ise Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer Moskova’da yaptığı görüşmelerde, ülkesinin »yaptırımların sonlandırılması için çaba gösterdiğini« söylerken, Nisan sonunda Fransız parlamentosu yaptırımların kaldırılmasını talep eden bir kararı kabul etti. Yaptırımların sonlandırılmasına yönelik çağrılar çeşitli F. Alman tekel yöneticisinden de gelmekte. 2012’den bu yana Rusya’ya yönelik ihracat hacminin 38 milyar Euro’dan 22 milyar Euro’ya gerilemesi ve yaptırımların devam etmesi durumunda daha da gerileyecek olması, F. Alman sermayesinin bir kısmını ciddi biçimde tedirgin ediyor.
F. Alman sermayesinin ağırlıklı olarak Doğu Avrupa’ya ihracat yapan fraksiyonlarının öncülüğünde Nisan ayında düzenlenen »east forum Berlin« toplantısında yürütülen tartışmaların odağında »Lizbon’dan Wladiwostok’a  kadar ortak iktisat alanı« fikri duruyordu. Toplantıda F. Alman Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Stephan Steinlein Federal Hükümetin »AB ve Avrasya Ekonomik Birliği arasında teknik standartlar, ticaret kuralları, sınırlar ötesi altyapı ve basitleştirilmiş mübadele işlemleri konusunda görüşmelerin yapılması için çaba gösterdiğini« açıkladı. Aynı şekilde »Alman-Rus Enternasyonal Diyalogları« toplantılarının finansörü olan Hamburg’daki Körber Vakfı da Mayıs başında yayınladığı bir açıklamada, »Avrupa-Rusya ilişkilerinin bir yeni başlangıca ihtiyaç duyduğunu« vurguluyor ve »sadece iktisadî değil, güvenlik konularında da ortak çıkarlar ve somut işbirliği olanakları üzerine görüşülmesinin gerektiğini« belirtiyordu.
TNS Infratest enstitüsünün Şubat sonu-Mart başında yaptığı bir ankete göre, F. Alman toplumunun yüzde 89’u Fransa ve yüzde 81’i Rusya ile sıkı işbirliğinden yana olduğu, yüzde 69’unun Rusya’ya yönelik yaptırımların kaldırılmasını talep ettiği ve önümüzdeki yıllarda F. Almanya ve Rusya’nın yakınlaşmalarını yüzde 95’lik bir kesimin »önemli« veya »çok önemli« olarak değerlendirdiği ortaya çıktı.
Kamuoyundaki bu yaklaşımlar ve bazı F. Alman sermaye gruplarının talepleri, Federal Hükümet üzerinde belirli bir baskı oluşturuyor. Zaten bu nedenle 20 Nisan’da gerçekleştirilen »NATO-Rusya Konseyi« toplantısına F. Almanya öncülük etmişti. Gerçi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg toplantı sonrasında taraflar arasında »derin ve devam eden farklılıklar« olduğunu vurguladı, ama başlatılan diyaloğun devam edeceğini de söylemekten geri kalmadı.
Askerî-sınaî kompleksin yaklaşımları
F. Alman emperyalizmi bu şekilde NATO ve Rusya arasındaki görüşmelerin devam etmesini sağlayarak, kendisine zaman kazandırdı. İşin ilginç olan yanı, F. Almanya’nın bunu tam da Litvanya’ya konuşlandırılacak olan bir NATO taburuna Alman askerlerinin katılımının kararlaştırılmak üzere olduğu bir anda yapıyor olmasıdır. Ki, bu da rafine bir planın parçası: çünkü NATO ve Rusya arasındaki ihtilafı şüphesiz derinleştirecek olan bu adıma karşı Rusya’nın göstereceği tepki, herhangi bir diyaloğun olmadığı ortamdan ziyade kurumsallaştırılmış görüşmeler ortamında daha kolay kontrol altına alınabilecektir.
Rusya ile olan ilişkilerin »düzeltilmesini« talep eden sermaye fraksiyonlarının taleplerinin yanı sıra F. Alman emperyalizminin »düzen kurucu ve koruyucu dünya gücü seviyesine yükselmesi« hedefini takip eden F. Alman askerî-sınaî kompleksi ise, ABD emperyalizmi ile aynı çizgide ve yaptırımların sertleştirilmesi taraftarı. Şansölye Merkel ile görüşen silah tekelleri burjuva basınının ekonomi sayfalarında yayımlanan haberlere göre, »İran veya Kuzey Kore’ye yönelik ambargolar ve yaptırımlar derecesinde uygulanacak AB yaptırımlarının Rusya’yı dize getirebileceği« görüşündeler. FAZ gazetesinde yer alan bir yorumda bu bağlamda, »Putin muhtemelen bu baskıya bir yıl dahi dayanamayacaktır. O yüzden çatışmacı bir çizgi izlenmeli ve Rus yönetimi üzerindeki baskı dramatik bir biçimde artırılmalıdır« görüşü savunuldu.
Rusya’ya karşı çatışmacı bir çizgi izlenmesi gerektiğini savunan »Transatlantikçiler« ile tersini savunan sermaye kesimleri, söz konusu Çin Halk Cumhuriyeti olduğunda farklı düşünmüyorlar. Çin, gerek askerî-sınaî kompleks, gerekse de ihracatçı tüm diğer sermaye fraksiyonları için devasa ve bakir bir piyasa olarak değerlendirilmekte, F. Alman hükümetinin »iyi ekonomik ilişkileri« ve »işbirliği arayışı« desteklenmekte ve ABD’nin Çin’e yönelik »kuşatma politikasının«, Çin yönetiminin silahlanma ve teknolojik donanım konusunda kendi kaynaklarına yönelmesine yol açtığından, »Almanya’nın ihracat potansiyelini zayıflatabileceği« düşünülmektedir. Ama diğer yandan da ABD’nin Pasifik’e yoğunlaşmasının F. Almanya’ya Avrupa, Akdeniz, Orta Doğu ve Afrika’da »yeni sorumluluklar« yüklediğinden, ABD’nin Çin politikalarının F. Alman askerî-sınaî kompleksi için uzun vadeli hedefler açısından »değerli bir fırsat« sunduğu da düşünülmektedir.
F. Alman dış politikasında belirleyici rol oynayan askerî-sınaî kompleks silahlanmanın hızlandırılmasını ve »Almanya’nın yeni sorumlulukları üstlenebilecek yetiye kavuşturulmasını« hükümet politikası hâline getirebilmiş durumda. »Transatlantikçiler« bu çerçevede »Almanya’nın, Pasifik’e yönelen ABD’nin işini kolaylaştırmak için Avrupa çeperinden Kuzey Afrika’ya, Ortadoğu’dan Merkez Asya’ya kadar olan alanda daha fazla angajman göstermesini« savunuyorlar. Ve nihâyetinde F. Almanya’nın 2000’de 23 milyar Euro tutan yıllık silahlanma bütçesinin 2020’ye kadar yılda 39,3 milyar Euro’ya yükseltilmesini ve ek olarak 2030’a kadar 130 milyar Euro daha harcanmasını hükümete kabul ettirmiş durumdadırlar.
Yok aslında birbirlerinden farkları...
ABD ve F. Alman emperyalizmlerinin arasındaki çelişkilerin özünde emperyalizme içkin çelişkiler oldukları vurgulanmalıdır. Rusya ile olan ilişkilerdeki çıkar çelişkilerinin odağında ise AB’nin ve özellikle F. Almanya ekonomisinin Rusya’nın doğal gaz ihracatına bağımlılığı yatmaktadır. F. Almanya uzun vadede bu bağımlılıktan kurtulmayı planlasa da, hâlihazırda yıllık doğal gaz ihtiyacının yüzde 39’unu Rusya’dan karşılamak zorundadır. Bulgaristan, Finlandiya, Polonya ve Slovakya’nın yıllık ihtiyaçlarının yüzde yüzünü, kimi AB üyesi ülkenin de yüzde 54 ila yüzde 70’ini Rusya’dan karşıladıkları düşünülürse, kaya gazı üretimiyle büyük ölçüde enerji ithalatından bağımsızlaşan ABD’nin Rusya’ya karşı neden AB’den daha çatışmacı bir siyaset izlediği anlaşılabilmektedir. Kaldı ki Rusya ile girilecek olası bir sıcak savaşta ilk önce yerle bir olacak coğrafya Avrupa’dır.
Ancak unutulmaması gereken bir gerçek daha var: ABD emperyalizmi mutlak hegemon konumunda değildir artık. Aksine ekonomik üstünlüğünün yanı sıra, askerî üstünlüğünü de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. ABD özellikle Çin’e, Japonya’ya ve F. Almanya’ya masif bir biçimde borçlanmıştır. Cari açığı devasa büyümüş, ürün, hizmet ve sermaye ithalatına olan gereksinimi giderek artmaktadır. Gerçi hâlâ iletişim ve nakliyat yolları ile malî piyasaların kontrolünü elinde tutmaktadır ve devasa askerî gücü ile koşullarını dikte edebilmektedir, ancak emperyalist rakipleri, özellikle F. Alman emperyalizmi karşısındaki uzun vadeli trendler inişte olduğuna işaret etmektedir. Bilhassa bu durum ve piyasalar, hammadde ve enerji kaynakları ile etki alanları üzerindeki kontrolünü ve kâr maksimizasyon olanaklarını yitirme korkusu ABD emperyalizmini daha da saldırganlaştırmaktadır.
Dünyanın yeniden paylaşımı üzerine verilen kavgaların asıl arka planı budur. ABD emperyalizmi üstünlüğünü korumaya çalışırken, F. Alman emperyalizmi dünyanın talan edilmesinden daha fazla pay kapmaya, piyasaları, hammadde ve enerji kaynaklarını daha fazla kontrolü altına almaya ve etki alanlarını genişletmeye çalışmaktadır. F. Alman emperyalizmi, ABD’ye karşı olan adımlarını Fransız emperyalizmi ile birlikte ve AB çatısı altında atmakta, ama aynı zamanda da ABD ile birlikte dünyanın diğer bölgelerine yönelik politikaları şekillendirmektedir. İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrasında ABD emperyalizminin yardımıyla ayakta kalan ve ABD gölgesi altında bugüne kadar güçlenen F. Alman emperyalizmi, şimdi »eşit göz hizasında« düzen kurucu dünya gücü olabilmeyi hedeflemektedir.
F. Alman tekelci sermayesinin iki çatı fraksiyonu, »Avrupacılar« ve »Transatlantikçiler« bu hedefe ulaşmak için, Rusya ve Çin politikalarında görüldüğü gibi, iki farklı strateji izlemektedirler. Ancak aynı hedef için farklı stratejiler izlemek, bu stratejilerin birbirlerinin karşıolumu olacakları anlamına gelmemektedir. Tam aksine, iki strateji de birbirini tamamlamakta, F. Alman tekelci sermayesi ile finans oligarşisinin çıkarlarına hizmet etmektedir.
Öyle ya da böyle, ister ABD emperyalizmi olsun, isterse her iki çatı fraksiyonuyla F. Alman emperyalizmi olsun, dünyanın yeniden paylaşımı, kâr maksimizasyonu, piyasaların ve kaynakların kontrol edilmesi barışçıl yollardan gerçekleştirilemeyecektir. Emperyalist-kapitalist dünya düzeni var olduğu müddetçe, savaş tehlikesi var olmaya devam edecektir. Emperyalistler arasındaki çıkar çelişkileri, dünya çapındaki bir nükleer cehennemi engelleyecek bir ayrım yaratmaz. Aksine, her ülkede işçi sınıfının iktidarı için verilecek mücadele her türlü emperyalist güce karşı verilebilecek en etkin mücadele olacaktır. Emperyalistler arasındaki çelişkileri öğrenmek, düşmanı daha iyi tanımanın, böylece aslî görevlerimizin farkına varmanın yolunu gösterir: Asıl düşmanın kendi ülkelerimizdeki burjuva egemenliği olduğunu görüp, işçi sınıfının iktidarı için savaşım vermenin yolunu. Bu, antiemperyalist mücadelenin olmazsa olmaz koşuludur!

***

24 Mayıs 2016 Salı

Mobil film izleme neden tercih ediliyor?

İnternette en çok ziyaret edilen site türleri arasında ilk sıralarda yer alan film sitelerine mobil cihazlar üzerinden erişim her geçen gün artmaya başladı.

Son çıkan filmleri ücretsiz ve HD kalitesinde izleyicilere sunan bu siteler izleyicilerin film izleme ihtiyacını karşılamada önemli bir mecra oldu.

Online video tüketiminin hızla arttığı günümüzde akıllı telefon-tablet kullanımının yaygınlaşması tüketicilerin geleneksel izleme alışkanlıklarının değiştiğini ve artık mobilin video izlemede ana platform olduğunu gözler önüne seriyor.

Bundan dolayı çok ziyaret edilen film izleme sitelerinin mobilden aldığı trafik son zamanlarda ciddi oranda artmaya başladı.

Peki, kullanıcılar Smart TV, masaüstü bilgisayar, dizüstü bilgisayar gibi cihazlar yerine neden akıllı telefon ya da tablet üzerinden film izlemeyi tercih ediyor?

Akıllı telefonlar çok amaçlı

Akıllı telefonlar günlük hayatımızda önemli bir yer kaplıyor. Sürekli dolaşımda olduğumuz için birçok işlemi bu cihazlar aracılığı ile kısa sürede yapıyoruz.

Fotoğraf ve video çekiyoruz, maillerimizi kontrol ediyoruz, oyun oynuyoruz, mesaj gönderiyoruz, görüntülü arama yapıyoruz, bankacılık işlemlerimizi gerçekleştiriyoruz, gündeme dair önemli gelişmeleri takip ediyoruz, sosyal medya hesaplarımızı kontrol ediyoruz, uygulama marketlerinden uygulama indirip deniyoruz.

Tüm bu işlemlerin yanı sıra akıllı telefondan video ya da film izlemek diğer araçlara göre daha cazip geliyor. Çünkü bu cihazlar Evde, işte, okulda, yolculukta kısacası her an yanımızda. Aynı anda birçok işi yapabiliyoruz. Taşması kolay, ihtiyacımız olan içeriklere ulaşmamız kolay. Şarjı da gün boyu yetiyor. İster HD kalitesinde mobil film izle ister video izle.

Sürekli dolaşımdayız

Günlük hayatta vaktimizi okulda, evde, iş yerinde, alışveriş merkezlerinde, kafelerde geçiriyoruz. Bu mekanların çoğunda ücretsiz internet bağlantısı olduğu olduğu için akıllı telefonlarımızdan sürekli internete girebiliyoruz. Vaktini dışarıda geçiren kişilerin mobilden içerik tüketimi bu yüzden hızla yükseliyor.

4.5G ile hızlı internet

4.5G teknolojisinin kullanılmaya başlaması ile birlikte mobilden yüksek hızlı internet erişimi mümkün oldu. Bu en çok cepten video, film izleyen kullanıcılara yaradı. Videolar daha hızlı yükleniyor, donmadan, takılmadan video izlemek mümkün oluyor. Evlerdeki internet bağlantısının kopması, yavaş olması düşünüldüğünde hızlı internet ile video içerik tüketimi, film izlemek daha keyifli.

Mobilden film keyfi için kaliteli bir platform arıyorsanız www.hdfilmsezonu.com adresini önerebilirim.













Mobil için haber üretimi ve yalın habercilik yükselecek

İnternet ve mobil cihaz kullanımının hızla artması ile birlikte haber ihtiyacının karşılandığı mecralar ve araçlar da değişiyor.

Günlük hayatta milyonlarca kişi haberleri ve gündeme dair gelişmeleri haber siteleri ve sosyal medya aracılığı ile takip ediyor.

Gazetelerin haber siteleri ve diğer büyük haber portallarının günlük tekil ziyaretçi sayısı yüz binlerce kişiye ulaşıyor. Buna rağmen kağıt gazetelerin tirajları ve bayi satışları yıllardır yerinde sayıyor.

Kağıt gazeteler gerçek anlamda bitmese de son 10 yılda ciddi anlamda değer kaybetti. Gençler haber okumak için gazete satın almıyor. İnternet ile arası iyi olmayan kitlenin rağbet ettiği kağıt gazetelerin raf ömrü 1 gün ile sınırlı olduğu için hep dünün haberleri yer alıyor.

Oysa internet haberciliğinde anlık haber akışı ile gün içinde yüzlerce gelişme okuyuculara ulaşıyor. İşte, okulda, evde, yolda her yerde habere hızlı bir şekilde ulaşmak mümkün oluyor.

Mobil internet ve cihaz kullanımının yaygınlaşması ile birlikte internet haberciliğinin mobil haberciliğe doğru gideceğini söylemek yanlış olmayacak.

Akıllı telefonlar ve tabletler haber okumayı hızlı ve keyifli bir hale getirdiği için internet habercilerinin bu araçlarda haber okuma deneyimini daha üst seviyeye çıkaracak nitelikte içerik üretmesi önem kazanacak.

Mobil tüketime uygun haberler hazırlamak gerekiyor.

Bu noktada;

Haberlerin kısa metinlerden oluşması,

Gereksiz kelimeler ve cümleler barındırması,

Habere konu olan olayın doğru bir şekilde okuyuculara aktarılması,

Haber ile ilgili doğru ve yeterli sayıda görsel kullanılması,

Haber ile alakalı videoların kısa ve kolay yüklenebilir nitelikte olması,

Haberlerin viral olarak yayılacak şekilde optimize edilmesi,

Mobil haber tüketen kitleyi sıkmamak adına en fazla 4 paragraf uzunlukta olması,

İmla ve haber yazım kurallarına uygun olması,

Tablet ve akıllı telefonda kolay okunabilecek formatta sunulması gibi unsurlar etkili ve okur odaklı bir mobil haber sunumu açısından gerekli olacak.

Türkiye'de haber sitelerinin birçoğu dikkat çekmek amacıyla okuyucuları tıklamaya teşvik edici, magazin ve sansasyonel içerikler odaklı haberler yaptığı için mobilde haber okuma deneyimi oldukça kalitesiz.

4.5 - 5 inç boyutundaki ekranlarda keyifli haber okumak için görsellerin doğal bir şekilde sunulması gerekiyor. Açıkçası haber sitelerinin manşet fotoğrafları üzerine çarpıcı başlıklar koyarak fotoğrafları mahvetmesini hiçbir zaman doğru bulmuyorum.

Bir okuyucu olarak haber ile alakalı fotoğrafı tam anlamıyla görmek isterim. Manşet fotoğrafın üzerindeki koca puntolu yazılar kaliteli habercilik açısından etik değil. Haber başlığı haber fotoğrafına ve haber metnine ilgiyi artıracağı yerde azaltıyor.

BBC Türkçe, DW, Amerika'nın Sesi, Al Jazeera, Euronews gibi Türkçe yayın yapan haber sitelerini incelediğinizde sadeliği göreceksiniz. Bu sitelerin ortak özelliği direkt habere odaklanmaları. Mobilde de aynı çizgiyi sürdürüyorlar.

Bizdeki haber siteleri gibi spam içerik, sağdan soldan fışkıran reklamlar, habercilikten uzak içerikler, magazin, foto galeri ile habercilik yapmıyorlar. Habercilik açısından olması gereken de bu zaten. Aksi takdirde Türkiye'de internet haberciliği hiçbir zaman gelişmeyecek, kurumsallaşmayacak.

Şunu unutmamak gerek;

"Bir haber sitesinin kalitesi çok ziyaretçi çekmesi ile ölçülmez. Haber içeriklerinin kalitesi ile, hitap ettiği hedef kitle ile, marka değeri ile ölçülür. Üretilen haberler ile bir değer oluşturulmuyorsa, gazeteciliğe, medya dünyasına bir katkı sağlanmıyorsa bir anlamı yok.

Google News kaydı olan haber sitelerinin %90'ı çöp içerik barındıran ve tamamen Adsense'den kazanç elde etmek için oluşturulmuş siteler. Spam içerik ile günde on binlerce ziyaretçi çekiyorlar. Her an topun ağzındalar. Aralarından bazıları News'ten çıkarıldı. Ne oldu? Adsense'den kazanmak için harcanan emekler güme gitti. Sitelerin sıralaması değişti, ziyaretçi sayısı azaldı, itibar kaybedildi, boşa zaman harcandı. Hep söylüyorum habercilik herkesin yapabileceği iş değil.

Çok iyi SEO bilginiz olabilir, iyi bir yazılımcı olabilirsiniz, güzel bir alan adına sahip olabilirsiniz, iyi bütçeniz olabilir ama gazetecilik ve habercilik ruhunuzda yoksa, üretken değilseniz bu sahip olduklarınızın hiçbir anlamı yok.