6 Ekim 2013 Pazar

Üç Şube ve Kızıl develer



Rahman, Rahim Allah’ın adıyla!

  “Sizi azıcık bir sıvıdan yaratmadık mı? Onu sağlam bir karar yerine koyduk, bilinen bir gücü kazanıncaya kadar. Takdir eden biziz, biz en güzel takdir edeniz. Yalanlayanların o gün vay hallerine! Yeryüzünü toplanma yeri kılmadık mı? Diriler ve ölüler için ve orada dengeyi sağlamak için yüksek dağlar meydana getirdik, ayrıca size tatlı ve bol su içirmedik mi? Yalanlayanların o gün vay hallerine! Kendisini yalanladığınıza gidin, üç dallıya(şubeye) gidin. Gölgelendirmez ve alevden korumaz. Gerçekten o saray gibi kıvılcım atar, sanki o sarı/kızıl bir deve gibidir. Yalanlayanların o gün vay haline! Bu gün konuşamazlar, onlara mazeret göstermeleri için izin de verilmez. O gün yalanlamakta olanların vay hallerine! Bu fasıl günüdür, sizi ve öncekileri topladık. Şimdi bana kurabileceğiniz bir tuzak varsa, kurun. O gün yalanlayanların vay hallerine!” ( Mürselat 77: 20 – 40).


Başka Ne/Kim bu Sarı Develer? İnsanların emeklerini ve mallarını gasp edenlerdir. Zalim güçlerin zalimliklerini kolaylaştıran, adeta onların zulmünü meşrulaştırıp sadece çıkarlarını gözeten sarı sendikalar, odalar, barolar, dernekler, medya patronları, paktlar, bloklardır. Bir de ezilen insanlara vurulan prangaları(asgari ücret, eksik sigorta, işten atılma korkusu, adaletsiz gelir dağılımı, haksız vergiler, kamu mallarını mülk edinme ya da yandaşlara peşkeş çekme) kullanan devlet adlı örgütlenmelerdir. Bunlar kıvılcım atan daha büyük saraylardakilerle ortak çalışırlar…

 Azgın sarı deveci şirketler, holdingler, tröstler üç dallı sistemleriyle evrendeki nimetleri talan ederler. Bu öyle bir garip mekanizmadır ki; önce insanları aç, susuz, çıplak ve barınaksız bırakırlar, sonra onlara medeniyetçilik taslayarak hastane okul yaparlar. Bir taraftan da saraylarından kıvılcım atarlar, etrafı sindirmek ve korku imparatorluklarını kurmak/korumak için… Çakmak taşları gibidirler, her yerde bulunurlar, örneğin birisi okyanus ötesinde, birisi kuzey buzullarına yakın, bir diğeri de Ortadoğu’nun tam göbeğinde. Ne uygun bir kıvılcımdır Suriye, Türkiye ve İran’a korku salmak için… Bilirsiniz çakmak taşları birbirine sürtününce kıvılcım çıkarırlar, ama kendilerini değil, ötekileri yakarlar. Amerika ile Rusya’nın yaptıklarında bunu görmüyor musunuz? Manzaraya bakar mısınız? Ne vardı Türkiye ile Suriye arasında, bu kadar gerginleşecek, kıyameti koparacak?

 Kıvılcım atan saraylar! İnsanlık tarihi içinde Dünyanın her yerindeki saraylarda yaşayanların, saray sefalarını sürdürebilmeleri için insanlar arasına fitne, fesat, kargaşa ve buna benzer kıvılcımlar atıp toplumları birbirine tutuştururlar. Bu işi çok iyi becerebilen meşhur saraylar vardır. Geçmişte de vardı, bu gün de var... Beyaz Saray, Kremlin deyince sizin aklınıza ne geliyor? Kıvılcım atan Firavun sarayları, Nemrut sarayları, Roma sarayları, Bizans sarayları, Çarların sarayları, Padişahların sarayları, Şahların sarayları, Çağdaş diktatörlerin sarayları; bunlardan her ülkede değişik adlarla bolca var. Şimdilerde yeni saray türleri türedi: şirket kuleleri, çeşitli merkezler, holdinglerin yönetim merkezleri, banka yönetim merkezi gökdelenler ve kapitalizmin kuvvetli çarklarından olan AVM’’ler... Bunca huzursuzluk kıvılcımı atan saraylar arasında, çağdaş insan nasıl huzurlu olabilir? Bütün saray zalimleri, yönetimlerine karşı sezdikleri en küçük bir tehlikede tonlarca bomba ve mermileri ile insanları kıvılcımlara boğup, yakarlar cayır, cayır. Bütün bu sistemler üç dallıdır, üç ana şubeleri vardır.  Tepede Kral, bir yanında papa/haham/müftü ve asker, öbür yanında sermayedar/abdestli ve abdestsiziyle kapitalist; Kral - Papa/Asker – Ekonomi patronu... Kral vatandaşlarına, papa ve asker ile kendilerini düşman ve ateşten koruyacağını söyler, ama kendisi onları ezer, sömürür, yer, bitirir... Bu durumun açık ve ibret verici örneği Firavun-Karun-Haman üçlüsüdür.

  Allah zalimleri misli ile cezalandırırken onlar bilgi olarak zorluk çekmeyecekler. Zalimler Allah’ın ahrette kendilerine azap edeceğine inanmıyorlar. Cehennemi yalanlıyorlar. Her şeye kadir olan yüce Allah(c.c), ince bir alay ile zalimlere ahrette onları cehenneme sokarken, kendilerinin zalimlik metotlarını andıran bir ceza uygulamasına gidiyor. Çünkü dünyada iken, insanlar için üç dallı zalim sistemlerini oluşturan egemenler bu konuda uzman ve tecrübelidirler. Çekecekleri ceza ile karşılaştıklarında yabancılık çekmeyecekler, ama bu sefer cezayı çeken kendileri olacak. O gün adaletin tam olarak tecelli edeceği fasıl günüdür. Fasıl günü avukatlar yok, dalavere yok, rüşvet yok, sahte gölgelikler yok. Suçlulardan kaçabilecek olmadığı gibi, bunlar hiçbir tuzak da kuramayacaklar. Zalimlerin üç dallı zulüm mekanizmalarına karşı, Allah’ın çok dallı mekanizmaları vardır. Her halde Allah’ın ceza mekanizması daha çok şiddetlidir. İşte o gün vay o yalanlayıcıların haline!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder